İnkâr Etmek En Kolayı
NİL
Mete'nin uzun zamandır istediği bir şirketle işi bağladığımdan emin olduktan sonra ona resmi bir şekilde mail atarak haberi gönderdim. Gerekli evrakların hazırlanması birkaç gün sürerdi. Ardından bir toplantı daha düzenlenirdi ve bu sefer Mete de benimle gelirdi. Büyük müşterilerle yapılan anlaşmalarda en azından bir kere kendini göstermeyi seviyordu.
NMA Bilişim Türkiye'nin en büyük firmalarından biriydi ve bu Mete'nin özverisi sayesindeydi. Babası ona üç beş anlaşmadan bir şey bırakmadan ölüp gitmişti.
Mete gördüğüm en hırslı insanlardan biriydi. Çalışkandı. Gözü karaydı. Söz konusu işi olduğunda özveriliydi.
İlişkimiz olduğunda da öyleydi ama daha farklıydı. Özverisi kişisel değildi. Bana kendimi özel falan hissettirmiyordu. Hakkını yiyemezdim, çöp gibi de hissettirmiyordu. Bana değer veriyordu. İş gibi.
İkimizin de insan olduğunu bazen unuttuğunu düşünüyordum. Yanında yaşamamı istediğinde bile kendi çıkarlarını gözetiyordu. Seks için ayrıca bir zaman yaratmak onun için akıl karı değildi. Buna uyum sağlamak benim sandığımdan daha kolay olmuştu. Zaten Mete de bunu bildiği için kolayca bu teklifi yapmıştı. Durumumun sıkışık olduğunu biliyordu. Kendi evimde kalmak istemediğimi tahmin edemezdi ama kör de değildi.
Sadece iş ve ilişkimizi birbirinden ayrı tutacaktık. Şirkette Nil Hanım ve Mete Bey'den öte değildik. Ben onun satış personeliydim. En iyisiydim ve kimse beni sevmiyordu. Mete'yle istediğimiz kadar profesyonel davranalım yine de onun beni kısa bir sürede hepsinin üstünde bir pozisyona getirmesini yediremiyorlardı.
Hayır, bu işi ona bacaklarımı açtığım için almadım sizi aptallar!
Sadece bacaklarımı açtığım için kendi evimde yaşamak zorunda kalmıyordum. Bunu da bilmelerine imkân yoktu. Mete Akman özel hayatını herkesten bir sır gibi saklıyordu ve hayır, kırmızı odası yoktu.
Seks iyiydi. Baya iyiydi. Ondan gerçek anlamda hoşlandığım düşünülürse bu benim için iyi bir şeydi. Mete şimdiye kadar birlikte olduğum en yakışıklı ve en başarılı erkekti. Açık kumral saçları ve buz kürelerini andıran açık mavi gözleriyle soğuk bir güzelliği vardı. Çenesi genişti ve her zaman sinekkaydı tıraş olurdu. Burnu uzun ve zarifti. Tuhaf bir şekilde Mete'ye zenginliğini belli eden bir hava kattığını düşünüyordum. Dudakları ne çok ince ne de çok kalındı ve yumuşacıktı. Onu öpmekten her zaman keyif alıyordum ama... Bir Dağhan değildi. Kimse olamazdı çünkü Dağhan ellerinde benim kalbimi tutmayı başarabilen tek kişiydi.
Bu yüzden Dağhan'la karşılaşıp da öpüştüğümüz gece için kendimi affetmeye çalışıyordum. O benim geçmişimdi. O benim ilk aşkım, ilk gerçek arkadaşımdı. Seneler sonra onu gördüğümde savunmasız kalmıştım. Hata yapmıştım.
İlk bir hafta Mete'nin yüzüne pek bakamadım. Bir şeyler döndüğünü anladıysa da yeterince umursamadığı için üzerime düşmedi sanırım. İki kere sevişmeyi reddetmiştim. Hemen ardından adet olmam işimi kolaylaştırmıştı. Davranışlarımı değişen hormonlarıma bağlamış ve ikinci kere düşünmeyi bırakmış olabilirdi. Sonuç olarak Mete'yle yeniden seviştiğimizde Dağhan'la olan öpüşmemizin üzerinden on iki gün geçmişti. Bağladığım anlaşmadan dolayı mutluydu. İkimizin de keyfi yerindeydi ve Mete'nin evinde buluştuğumuz gibi birbirimizi soymaya başlamıştık. Onu istiyordum. Gerçekten.
"Sen iyi misin?"
"Neden olmayayım?" diye sordum şaşırarak. Gerçekten iyiydim.
"Bir süredir aklın başka yerde gibi." Normalde kalkar ve bir duş alırdı. Şimdiyse bir kolunun üzerinde doğrulmuş yüzümü inceliyordu. "Bana karşı dürüst olabileceğini biliyorsun, değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKUNUN ESİRİ - Esaret Serisi 2
General Fictionİlk aşktan da önce ilk arkadaşlıklarını kurmuşlardı birlikte. İkisi de yalnızlığından sıyrılmış, kendilerine yaşamak zorunda oldukları hayattan bir kaçış sağlamışlardı. Yıllar geçtikçe arkadaşlıkları coşkuyla ilk aşka dönüşmüştü ama hayatın gerçekle...