3. BÖLÜM

1.3K 173 16
                                    

Hiçbir şeyin Değişmediğini Sandığın O Büyük Değişimlerden Biri

NİL

Efe aradığında ilk birkaç saniye gitmemeyi düşünmüştüm. Elif için aradığını biliyordum ama çocukluğumuzdan beri Dağhan'ın en yakın arkadaşı olduğunu bilmek geri durmama neden oluyordu.

Onunla hiç tanışmamıştım. Bu demek değil ki Dağhan'ın evine geldiği zaman pencereden gözetlememiştim. Perdeyi gizlice aralar ve iki erkeğin saatlerce odada ne yaptığını merak ederek karşı pencerenin içerisini izlerdim. Bazı günler kahkahalarını duyardım ve bu o kadar hoşuma giderdi ki ne konuştuklarını bilmek için ölüp biterdim.

Senelerce ara sıra da olsa Efe'nin o eve girip çıktığını gördüm. Bir kez yanımdan bile geçtiler ama ben yanında başkası varken Dağhan'ın yüzüne bakamayacak kadar utangaçtım. Sanırım o zaman on üç yaşındaydım. Dağhan benim için başka hiç kimsenin olamayacağı kadar özeldi. O küçük kafamda biz diye bir şey vardı ve bu bizi Dağhan'la benden başkası bilmiyordu. Bu gizlilik hoşuma gidiyordu. Benimle olduğu anlar yalnızca benimleydi. Benim ise zaten ondan başka kimsem yoktu.

Bana Dağhan'ı hatırlatacak hiçbir itici güce ihtiyacım olmamasına rağmen Elif'i severdim. Bir süredir oturttuğumuz haftalık buluşmalarımıza değer veriyordum. Yıllar sonra gelişen bir arkadaşlığımız vardı ve bunun ilerleyebilmesini umuyordum. Bu yüzden de Efe'nin davetini kabul ettim. Onun Elif'i gerçekten sevdiğini görerek mutlu oldum. Onu kazanmak için savaşacaktı.

Acaba beni ve Dağhan'ı biliyor muydu? Kafeden ayrılmadan önce sormayı düşündüm ama son anda vazgeçtim. Bu bilgiyle elime ne geçecekti?

"Papatyasının sen olduğu aklıma bile gelmezdi," dedi kalkmak için harekete geçtiğimde. Zeynep yeni kalkmıştı. Bizi duydu. Yüzümüze bir an için bakıp yoluna devam etti. Masada neden hala oturduğumdan emin değildim.

"Benden bahsetmiş miydi?"

"Sen onun ilk gerçek arkadaşıydın, Nil. Benimle tanıştığında arkadaşlığımızı değerlendirebileceği tek şey senin varlığındı."

Lisede tanışmışlardı. Onun adına sevinmiştim çünkü benimle aynı yerde sıkışıp kalmasını istemiyordum. Annem de babam da evde olmuyordu. Mahalleden uzaklaşmaya paramız olmadığı için aynı yerlerde takılıp duruyor, gizlice birbirimizin evine girip çıkıyorduk. Doğum günü partileri, piknikler, okul gezileri... Ne onun hayatında ne de benimkinde eğlenceye yer yoktu. Ta ki Efe gelene kadar. Dağhan'a hayatında yeni bir kapı açmasına vesile olmuştu. Yine de bazı şeyler değişmemişti.

"Tanışmamamız sana garip gelmedi mi?"

"Geldi ama Dağhan her zaman farklıydı. Seni kendine sakladığını biliyor ve anlıyordum. Sen özeldin." Güldü. "Önce gerçek olduğuna inanmamaya başladım çünkü senden en ufak bir iz yoktu. Sonra seni pencerenin ardında birkaç defa gördüm ama bu sefer de Dağhan'ın uydurduğu bir hikâye olduğunu düşündüm."

"Yanımdan geçmiştiniz."

"O zaman anlattıklarının doğru olduğuna inandım. Çocuk halimizle bile birbirinize bakışınız... Anlamlıydı," dedi ciddiyetle. "Dağhan yalnızdı. Verdiği kayıplar ona ağır geliyordu ama sen oradaydın. Ona iyi geliyordun."

Onun bana iyi geldiğinden daha çok olamazdı. Dağhan nefes almamı, devam etmemi sağlayan yegâne şeydi.

"O da bana iyi geliyordu," diye kabul ettikten sonra kalkmak için çantama uzandım.

"Ne değişti de onu terk ettin?"

Efe'nin yargılayan değil de gerçekten merakla dolu olan bakışlarına karşılık verdim.

TUTKUNUN ESİRİ - Esaret Serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin