GEÇMİŞ

1K 173 31
                                    

Nil on dört, Dağhan on beş yaşındayken...

Nil ona okulda gördüklerini anlattığından beri onu aklından çıkaramıyordu. Yani tam olarak on beş dakikadır bunu düşünüyordu. Dürüst olmak gerekirse son iki senedir Nil'i aklından neredeyse hiç çıkaramıyordu. Sadece az önce duydukları başka bir boyuttu.

"Sevilay hayatı boyunca yaşadığı en güzel şey olduğunu söyledi. Sadece Sevilay da değil, Dağhan. Sınıfımızdaki kızların yarısı çoktan ilk öpücüklerini almışlar bile. Hatta Gizem'i tatilde bir çocuk öptüğünde on bir yaşındaymış! On bir!"

Nil kendini bildi bileli Dağhan'ı seviyordu. Hayır, aşıktı. Artık aşkından ölmek üzere olduğunu bile söyleyebilirdi çünkü bu yaz Dağhan'ın başka bir kızla görüştüğünü öğrenmişti. Bir akşamüstü Dağhan her zamanki pencere buluşmalarına gelmemiş, ertesi gün ona bir kızla beraber olduğunu söylemişti. Ne kadar ileri gitmişlerdi?

Seksin ne olduğunu biliyordu. Geçen sene adet olmaya başladığında arkadaşı Bahar'ın annesi ona bunun ne anlama geldiğini anlatmıştı. Hoş bir açıklama olduğunu düşünmüyordu. Çocuk doğurabileceğini bilmesi ne yönden bakarsan bak rahatsız ediciydi. Ama çocuk olması için yapılması gereken şeyin, yani seksin ne olduğunu öğrendiğinde biraz meraklanmış ve kendi araştırmalarını yapmaya başlamıştı. Ancak ondan sonra Dağhan'a karşı duyduğu çekimin ne ifade ettiğini anlayabilmişti. Seks sadece çocuk yapmak için yapılan bir şey değildi. Yine de bunun üzerinde çok düşünmemişti. Tek istediği şey Dağhan'a yakın olmaktı. Onun kocaman ellerinin yanağını sarması dizlerini titretiyor, sebepsiz yere gözyaşı kanallarını dolduruyordu.

Ama Sevilay bugün ballandıra ballandıra yan sınıftaki Tunç'un onu nasıl öptüğünü anlattığında bazı şeylerin değişmesinin zamanın geldiğine karar vermişti.

"Beni öpmeni istiyorum."

Dağhan o andan beri Nil'in dudaklarına bakıyordu. Başka nereye bakabilirdi ki? Nil'in pembe, dolgun dudaklarının tadına bakmak için duyduğu arzuyu hayatı boyunca başka hiçbir şeye karşı duymamıştı.

Birkaç senedir bedeninin ona nasıl zevk verdiğini öğreniyordu. Başlarda bu işkence verecek kadar sancılı bir süreç olmuştu. Özellikle Nil'in yanında olduğu bazı zamanlarda orayı terk etmek zorunda kaldığı düşünülürse fazlasıyla sancılıydı. Zamanla durumu kontrol edebilecek kadar bedeni üzerinde kontrol kazanmıştı.

Şu ana kadar.

"Duydun mu beni? Dağhan. Sana diyorum. Beni öpmen gerekiyor."

"Neden?"

"Çünkü öpüşmenin nasıl hissettirdiğini öğrenmek istiyorum."

"Hayır."

Dağhan'ın cevabı bir çeşit savunma mekanizmasıydı. İçinden gelen şey Nil'in üstüne atlamaktı. Sonra öpmek öpmek öpmek. Tahmin etmek zorunda kalsaydı Nil'i durmaksızın saatlerce öpebileceğini söyleyebilirdi. Gerçi o kadar uzun süre kendini utandırmadan durabileceğinden emin değildi.

"Hayır mı?"

Nil yaşadığı hayal kırıklığını saklamayı başaramamıştı. Dağhan'ın ona âşık olmasını beklemiyordu. Tamam. Belki birazcık bekliyordu ama şu an için önemli olan bu değildi. Alt tarafı bir öpücüktü. Okuldaki erkeklerin hepsi böyle bir teklife balıklama atlarlardı değil mi? Onda Dağhan'a bu kadar itici gelen ne olabilirdi? Yoksa o kız yüzünden miydi? Yazın onu öpmüştü ve aklından çıkaramamıştı belki de. Hala görüşmediklerinden emindi. Bir daha bahsi hiç geçmemişti.

"Demek istediğim..."

"Beni öpmek istiyor musun istemiyor musun?"

"Hayır. Yani Nil..."

Nil ağlamak istiyordu. Sadece önce büyük bir güçle çığlık atmalıydı. Ondan sonra kendini serbest bırakabilirdi.

"Madem sen öpmek istemiyorsun o zaman Can'a sorarım. Sevilay okulda öptüğü üçüncü kız. Ne yapması gerektiğini de iyice öğrenmiştir."

Dağhan'ın ve o yaş aralığındaki erkeklerin aklının çalışma şekli biraz kısıtlıydı. Rekabet. Buna karşı konulması neredeyse imkansızdı. Dağhan'ın gözleri karardı. Can'ı görmemişti. Neye benzediğine dair hiçbir fikri yoktu ama ister sivilce suratlı ister bebek yüzlü olsun fark etmezdi. Nil'i ondan önce başka birinin öptüğü düşüncesi kanının kaynamasına neden oluyordu.

"Bunu sen istedin," dedikten sonra Nil'in yüzünü tutup kendine çekti ve dudaklarını acemice Nil'in dudaklarına bastırdı. Ne yapacaklarını kavramaları çok uzun sürmedi. İçgüdüseldi. Beş senede beraber deneyimledikleri birçok şey gibi bu da kolayca kalplerine işlendi.

Özeldi. Güzeldi. Masumdu. Karınları kasılıyor, tüyleri diken diken oluyordu. İlk defa farklı bir şey tatmanın heyecanıyla kalpleri hızla ama birbirlerine eş bir ritimle atıyordu. İkisinin de ilk öpücüğüydü ama... Dağhan bunu uzunca bir süre itiraf edemedi.

***

Hızlı ve güzel başladık ama aynı şekilde devam edemiyoruz. Her ne olursa olsun yazmaya devam edeceğim için benim açımdan değişen bir şey tam olarak olmasa da buraya özen gösterme konusunda giderek zorluk yaşıyorum. 

Tam olarak nelere yorum yapılıyor neler oluyor artık anlamıyorum ama okuyup da oy verilmemesini anlayamıyorum.

Okuyan ve yanımda olanlara saygım sonsuz ama buraya her hafta iyi kötü bölüm yetiştirme kaygısına düşmeye devam etmeyeceğim. Üzgünüm. 

Karşılıklı bir iletişim olmadıktan sonra benim ne gibi bir kazancım olacak burada bulunmaktan?

İyi okumalar. 

TUTKUNUN ESİRİ - Esaret Serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin