Uyarı: Bu bölümün ikinci yarısında +18 sahneler vardır.
Artık Hep Yan Yana
NİL
Odanın kapısı tıklatılınca ayağa kalkıp kapıya yürüdüm. Herkesin kendi kartı vardı. Muhtemelen çalışanlardan biri yeni bir şişe şampanya ya da yiyecek getirmiş olmalıydı. Birazdan herkes burada olurdu. Partiden önce odada ufak bir kutlama yapmak tabii ki Elif'in fikriydi. Sanki gece boyunca içmeyecekmişiz gibi.
Kapıyı açınca karşımda buz gibi gri bir pantolonla kendinden belli belirsiz deseni olan beyaz bir gömlek giymiş Mete'yi görünce şaşırdım. Çok şık görünüyordu.
"Senin burada ne işin var?"
"Partiden önce seninle konuşmak istedim. Gelebilir miyim?"
Kenara çekilip geçmesi için yer açtım. Otel odasına girip hazırlandığım şifonyere doğru yürüdü ve az önce oturduğum tabureye oturdu. Dirseklerini dizlerine yaslarken sıkıntılı görünüyordu.
"Bana anlatman gerekirdi," dedi anında konuya girerek. "Bu saklamaman gereken bir sırdı. Kimse ama hiç kimse ne kadar güçlü olursa olsun baban gibi pisliklerle tek başına uğraşmamalıydı."
"Seninle hiçbir alakası yoktu," dedim şaşırarak. Olayların olduğu sonraki on gün işe gitmemiştim. Mete bir kez ziyaretime gelmişti. Kapıda beni yüzümdeki geçmemiş morluklarla gördüğünde kaşlarını çatmış, iyi olduğumu gördüğüne sevindiğini söyledikten sonra gitmişti. İşe gelmemem konusunda katı davranmış, tamamen iyileşmeden beni çalışırken görürse kovulacağıma dair bir mail atmıştı. Tüm bunların üzerinden üç hafta geçmişti ve ben dün itibariyle artık evli bir kadındım. Dayanamayıp sol elimdeki minicik taşlarla süslü zarif çembere baktım. İçinde Dağhan'ın adı yazıyordu. Gülümsedim.
Mete, "Sana seni korumak istediğimi söylemiştim," diyerek düşüncelerimi böldü. "Neye ihtiyacın olursa sana bunu sağlamak istediğimi söylemiştim. Sen zarar görebileceğini bile bile defalarca annenin evine yalnız gittin. Bana tehlikede olduğunu asla söylemedin."
"Çünkü değildim."
"Öyleydin," dedi sert bir sesle.
"Mete..." dedim sinirinin sebebini tam olarak anlayamadığım için sakin bir sesle. "Ben iyiydim. Hiçbir zaman tehlikede değildim."
"Öyle mi?" dedi imayla. "Neler olduğunu gördük!"
"Tekrar söylüyorum, bu seni ilgilendirmez!"
"Anlamıyorsun," dedi ayağa kalkıp karşımda dikilirken. "Daha kötü bir zarar alabilirdin. Bahsettiğim sadece fiziksel olanlarda da değil. Ailenin sana zarar vermesinin insanın ruhunda nasıl yaralar açabileceğini biliyorum."
"Nasıl?"
"Konumuz ben değilim."
"Bence konumuz ben hiç değilim, Mete. Bana neler olduğunu anlatmak ister misin?"
Elimi koluna koyup onu üçlü kanepeye doğru yönlendirdim. Elif otelin en büyük süit odalarından birini bize vermişti. Mete'nin yanına oturmak için elbisemin uzun eteğini düzelttim.
"Benimle konuşabilirdin," dedi. "Bana anlatabilirdin. Biliyorum ben de içini açan bir adam değilim ama zarar görebilirdin. Annenin yardıma ihtiyacı vardı. Bana söyleyebilirdin."
"Seni tanımıyordum."
"Benimle yaşamayı kabul edecek kadar beni tanıyordun."
"O farklı. Güvende olduğumu biliyordum ama geri kalan her şey özelimdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKUNUN ESİRİ - Esaret Serisi 2
General Fictionİlk aşktan da önce ilk arkadaşlıklarını kurmuşlardı birlikte. İkisi de yalnızlığından sıyrılmış, kendilerine yaşamak zorunda oldukları hayattan bir kaçış sağlamışlardı. Yıllar geçtikçe arkadaşlıkları coşkuyla ilk aşka dönüşmüştü ama hayatın gerçekle...