23. BÖLÜM

860 135 3
                                    

En Çok Acıyan Yerim, Kalbim

NİL

Pazartesi günü yıkım günüydü. Aydan'ın ardından Osman ve hemen ardından iki kişi daha işten çıkarıldığında ofiste hissedilir bir gerginlik baş gösterdi. Geriye kalanlara düşen iş yükünün yanı sıra Mete Akman şirketin başına geçtiğinden beri ilk defa sert yüzünü açığa çıkarmıştı. Yalana dolana, boş oturmaya, entrikalara, saygısızlığa tahammül etmeyeceğini belli etmişti. Beraber çalışmaya devam ettiğim insanların benimle bir sorunu yoktu ama bu Aydan ortalığı bulandırırken bana ve Mete'ye şüpheyle yaklaştıkları gerçeğini değiştirmezdi. Yükselen nabız henüz sakinleşmiş değildi.

Günlerden salıydı. İşler yoğundu. Aydan ardında büyük bir dağınıklık bırakmıştı. Veli'yle konuşup Mete'yle bir görüşme ayarlamasını istedim çünkü dünden beri yüzünü göstermiyordu. Yeni birilerini alacak mıydı? O zamana kadar Melisa'yı değerlendirmesini isteyecektim. Bence Aydan'ın yaptığı işlerin hepsini daha iyi bir şekilde yapabilirdi.

Günün yarısını plan yapmakla geçirdim ve ne yazık ki Mete'ye ulaşamadım. Öğle yemeğinin bitimine yakın mesaj attı.

Aklında ne varsa mail at. Bakıp sana döneceğim. Bana ulaşamadığın anlarda verdiğin kararlara güveniyorum.

Gururumun okşandığını söyleyebilirdim ama birkaç gün önce onun için işten daha önemli hiçbir şey yokken şu anda nerelerdeydi anlamıyordum. Diğer işlerime dönmeden önce Mete'nin istediği maili hazırlayıp yolladım.

Annem aradığında kafam o kadar doluydu ki ekrana bakmadan telefonumu açtım.

"Efendim?"

"Buraya gelmen lazım."

"Anne?"

"Yalnız gelme," dedi nefes nefese. "Sakın! Ama gelmen lazım."

Sesi o kadar kötü geliyordu ki düşünmeden ayağa kalktım.

"İyi misin?"

"Şimdilik."

Fısıltıyla konuşuyordu. Nefes alışverişi düzensizdi. Babam bir şeyler yapmış olmalıydı. Kendimi sakin olmaya zorladım.

"Anne odana ya da tuvalete git."

"Seni öyle arayabildim," dedi yine fısıltıyla. Odadayım. Yatağı kapıya ittim."

Bunu babamdan kaçarken nasıl başardığını bilmiyordum ama önemli değildi. Başarmıştı.

"Geliyorum. Yirmi dakika sürer. Polisi de arıyorum."

"Arama." Sessiz konuşmaya çalışsa da bu resmen bir yakarıştı.

"Anne bunun artık durması lazım."

"Arama dedim. Yalnız gelme ama polis olmaz. Bir şey yapmayacaklarını biliyorsun. İşe yaramaz."

Ben ne işine yarardım? Dağhan bana kendimi savunmam için ders veriyordu ama bu asla babamı korkutmaya yetmezdi. Polislerse belki bir çare bulabilirdi.

"Sen şikâyet etmelisin ve bir daha asla şikayetini geri almamalı, sana yanaştığı gibi yeniden polisi aramalısın."

Cevap vermedi. Benimle dalga mı geçiyordu?

"Anne!"

"Lütfen gel," dedi sadece.

"Tamam. Kapatmam lazım. Birini arayacağım. Sonra sana dönerim."

Annemin cevabını beklemeden kapadım ve hemen Dağhan'ı aradım. Açmadı. Belki de dersi vardı. Onu bekleyemezdim. Taksiye atlatıp yola koyuldum. Dağhan'ı bir daha aradım ama ulaşamayınca anneme döndüm.

TUTKUNUN ESİRİ - Esaret Serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin