Gitmek İstemiyorum
NİL
Mete kapıyı onu hiç görmediğim kadar yorgun bir yüzle açtı.
"Neyin var senin?"
Cevap vermeden salona giderken kapıyı kapatıp onu takip ettim. Kabanımı çıkarıp koltuğun arkasına atarken Mete geniş koltuğa oturup kafasını arkasına yasladı. Sağ kolunu yüzüne göz bandı gibi kapatırken ofladı.
"İyi misin?"
"Harikayım."
"Alaycı olabildiğine göre yeterince kötü değilsin."
Bir kez daha cevap vermeden kendi sorusunu yöneltti.
"Neden buradasın? Eski sevgilinle balayın kısa mı sürdü?"
"İçine ne kaçtı bilmiyorum ama göt gibi davranmaya devam edersen bir süre önce arkadaş olmak için attığımız adımı bir tarafına sokup siktir olup gideceğim."
Bir şeyler mırıldanıp yüzünü ovuşturdu.
"Özür dilerim."
"Dağhan'a adresini neden verdin?"
Soluk mavi gözlerini yüzüme dikip kaşını kaldırdı.
"Bunun için gelmiş olamazsın."
"Aklıma geldi, soruyorum."
"Çünkü Dağhan ne istediğini biliyor. Sense burada kendini güvende hissettiğin için bu evi ve varlığımı kendine bir kalkan olarak kullanıyordun. Senin yerine bir adım atmak mantıklı göründü. Mutsuz musun?"
"Değilim," dedim yanına otururken.
"Tamam. O zaman neden buradasın?"
"Aydan bizi biliyor," diye itiraf ettim. "Tamamen benim hatam ve buraya da sonuçlarıyla yüzleşmek için geldim."
Siktiğimin gibi bir kelimeyle başlayan birkaç küfürlü cümle kurdu. "Uğraştığımız şeylere bak!" dedi ayağa kalkarken. "Milletin götünü yaladığımız yetmiyor bir de kendi içimizdekilere kendimizi kanıtlamak zorunda kalıyoruz." İleri geri yürürken söylenmeye devam etti. "Babamla çalışan herkesi çıkarmam gerekiyordu. Hata benim. Herkes kendinde bir hak görüyor. Siktiğimin haklarını alıp bir taraflarına soksunlar. Ben olmasam hepsinin ağzına sıçılmıştı! Ne kadar büyük bir borç içinde olduklarından haberleri bile yoktu."
"Ona özel hayatıma dair birkaç şey anlatmasaydım elinde hiçbir güç olmayacaktı.
Gülmeye başladı.
"Nil, saçmalama. Ne gücü? Donuna kadar her şeyi alırım elimden. Göz açıp kapayana kadar kendini beş kuruşsuz kapının önünde bulur."
"Hayır," dedim hemen. "Bunun için gelmedim."
"Biliyorum," diyerek iç çekti. "Bana bırak başka bir çözüm bulurum."
"Ne yapmam gerekiyorsa söyle. Bunu işi başına ben sardım."
Karşıma geçip durdu. "Bu olanlar o kadar önemsiz ki bu yüzden sinirleniyorum," dedi. "O küçük beyinleriyle beni ele geçirebileceklerini düşünmelerinden nefret ediyorum."
"Ama..."
"Ama ne? Sorun yok Nil," dedi. "Yarın her zamanki saatinde işte ol. Bırakalım atacağı adımı atsın. Söz veriyorum, sorun yaşamayacaksın."
"Beni korumanı istemiyorum."
Bir kez daha güldüğünde sinirle ayağa kalktım.
"Aptal aptal gülüp durma!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKUNUN ESİRİ - Esaret Serisi 2
General Fictionİlk aşktan da önce ilk arkadaşlıklarını kurmuşlardı birlikte. İkisi de yalnızlığından sıyrılmış, kendilerine yaşamak zorunda oldukları hayattan bir kaçış sağlamışlardı. Yıllar geçtikçe arkadaşlıkları coşkuyla ilk aşka dönüşmüştü ama hayatın gerçekle...