14. BÖLÜM

1.1K 146 15
                                    

Hayaldi, Gerçek Oldu

DAĞHAN

Sabahları uyandığımda Nil'i yatağımda görmek her seferinde büyük bir sürpriz oluyordu. Sadece üç gecedir yan yana uyuduğumuz düşünülürse bu şaşırtıcı değildi ama uzun çok çok uzun bir süre daha onun varlığına alışabileceğimi sanmıyordum. Yıllarca bunu hayal etmiştim. Biriyle beraber yaşamanın, hayatı paylaşmanın nasıl bir şey olacağını anlamlandıramayacağım bir yaştayken bile Nil hayallerimi süslüyordu. Çocuktuk ama o zaman bile sabah gözümü açar açmaz onu yanı başımda bulmak istediğimi biliyordum. Onu öptüğüm ilk günden beri bunu biliyordum. On beş yıl bir hayale tutunmak için uzun bir süreydi. Hele ki hayali kurmaya başladığınızda henüz on beş yaşındaysanız...

Dün gece bana bir gün uyanıp onu sevmediğimi fark edebileceğimi söylemişti. O an anlatmaya devam ettiği için onu bölmemiş sadece onu saran kollarımı sıkılaştırmış, üzerimdeki narin bedenini daha çok kendime çekmiştim. Bunun asla mümkün olamayacağını artık görmüyor muydu? Onu bırakmayacaktım. O benden gitmek istemedikçe onu asla bırakmazdım. On bir yıl sonra Nil'i karşımda bulduğumda öfke damarlarımda şiddetle gezinmişti. Ama bunun tek nedeni hayatında o siktiğimin Mete'sinin olmasıydı. Yalnız değildi ve istediğim gibi ona ulaşamazdım. Beklemiştim. Günler ve geceler boyunca beni terk ettiği için ona kızgın olduğumu hissetmeyi beklemiştim ama hiçbir şey yoktu. Nil'i bulmuştum, gerisi önemsizdi.

Burnunun üzerine doğru düşen saçlarını yüzünden çekerken gülümsedim. Koyu mavi çarşafların üzerinde bazı tutamlar güneş gibi parlıyordu ve kesinlikle bu kısa hali ona çok yakışmıştı. Bir zamanlar uzun haline aşıktım. Dümdüzdü ve sırtından ipek gibi süzülürlerdi. Melek gibi görünürdü gözüme. Beyaz teni, masmavi iri gözleri ve küçük burnuyla gerçek olamayacak kadar güzeldi. Ama şimdi olduğu kadın o zamanki halinden çok daha güçlüydü. Kendini ve ne istediğini biliyordu. Bunların peşinden gidecek kadar cesareti vardı. Gördüğüm en seksi kadındı.

Onu seneler boyu tanımış olmasam dışarıdan baktığımda gördüğüm tek şey onun ne kadar sarsılmaz göründüğü olurdu. Gözleri, ulaşmak istediği yolda karşısına çıkacak tüm engelleri ezeceğini vaat ediyordu. Aslında ne kadar kırılgan olduğunu kimse anlayamazdı. Yalnızlığa değil kendisini güvende hissettirecek bir eve ihtiyacı vardı. Bunu biliyordum. Onun evi olacaktım. Evim evi olacaktı. Dışarıya karşı istediği gibi dik dursun, evine döndüğünde gözyaşlarını tutmak zorunda kalmayacaktı.

Dün anlattıklarından sonra babası olacak iti çıkıp aramaya başlamamak için kendimi zor tutmuştum. Kızına yaşattıklarının hesabını vermeden hala sokaklarda elini kolunu sallayarak gezebiliyor muydu? Biliyordum ki daha anlatmadıkları vardı. Kafamda neler olmuş olabileceğini kurdukça delirecek gibi oluyordum. Nil'e bir daha zarar vermeden önce onu bulmam gerekiyordu ama nasıl? Önce annesinin yaşadığı evi öğrenmeliydim. Bu işin peşini bırakmadığım için bana kızacaktı muhtemelen ama umurumda değildi. Güvende olması her şeyden önemliydi.

Biraz sonra alarmı çalacak ve iş için hazırlanacaktı. Zorlu olduğuna inandığı bir gün onu bekliyordu. O ailenin içinden sağ çıkmış, kim bilir bugüne kadar nelerin üstesinden gelmişti. Aydan'ın yarattığı karmaşa aslında onun için hiçbir şeydi. Yorulduğunu görebiliyordum ama devam edecek kadar güçlüydü. Sadece kendine ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha kanıtlaması gerekiyordu. Yüzleşmek zorunda olduğu tüm sonuçlarda yanında olacaktım. Bana ihtiyacı yoktu belki ama sabahına güzel başlaması için azıcık destek olabilirdim.

Nefis kıçını örten gri tişörtümü yukarı doğru sıyırıp sırtına öpücükler kondurmaya başladım. Kıçının küçük, sıkı ve kalp gibi görüntüsüyle canımı acıtacak kadar sertleşirken dişlerimi hafifçe etine geçirdim. İnleyerek kıçını ağzıma doğru kaldırdı. Beklediğim daveti alarak bacaklarını aralayıp eğildim. Arzusunun kokusunu solurken bir parmağımı ıslanarak parlayan yarığının üzerinde gezdirdim. Bir inleme daha.

TUTKUNUN ESİRİ - Esaret Serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin