11. BÖLÜM

1.2K 151 16
                                    

Her Zaman Benimdin

NİL

Dıp dıp dıp dıp dıp...

Duyduğum en güzel ritim tam kulağımın altındaydı. Dün beni nasıl sarıp sarmaladıysa aynı öyle yatmaya devam ediyorduk. Onun göğsündeydim. Salyalarım üzerine akmış mıydı? Yüzümün yarısı teninin sıcağından yanmıştı. Gövdem vücudunun yanına yapışmış, bacaklarımız birbirine dolanmıştı. Kaya gibi sertti ama aynı zaman da bir o kadar rahattı. Teninin kokusu uykuyla artmış benimkine karışmıştı. Gözlerimi yeniden yumup derin bir nefes aldım.

Güvendesin, dedim kendime. Huzurlusun. Mutlusun. Hepsini kaybetmek ne kadar üzücü olurdu.

Çocukluğumuzda yalnızca bir geceyi beraber geçirebilmiştik. O gecenin bununla yakından uzaktan alakası yoktu. Ne yazık ki.

Kaçak zamanlarımız vardı. Onun evinde geçirdiğim birkaç saat, bir kafede buluşabildiğimiz ender anlar, kapı önündeki dakikalar, pencerelerimizde geçen yazılı konuşmalar... Yıllarımız birlikte geçti ama sanki paylaştığımız tüm anlar ödünç alınmış gibiydi. O zamanlar nereye varacağını düşündüğümü bilmiyorum. Oradan kurtulmak ve uçabildiğim kadar uzağa uçmak istediğimi hatırlıyorum. Dağhan'ı da yanımda götürmek istemiştim.

"Günaydın," dedi boğuk bir sesle. "Ne düşünüyorsun?"

"Bunu hiç yapma şansımızın olmadığını," dedikten sonra uzanıp çenesinin altından öptüm. Sakalları uzamıştı. Dudaklarıma battı. Gülümsedim. "Günaydın."

Mümkünmüş gibi daha çok sarıldı. Başımın üstünü öperken derin bir nefes aldı.

"Burada olduğuna inanamıyorum."

"Sakallarının bu kadar hızlı uzamasına inanamıyorum."

"Saçmalama. Yıllardır böyle."

"On sekizlikken böyle değildi."

"Unutmuşsun," dedi somurtarak. "Her zaman hızlı uzardı."

"Haftada iki kere belki tıraş olurdun."

Sırtımı okşayan eli belimi kavradı. Parmakları etime gömüldü. "Başka ne hatırlıyorsun?" diye sordu sanki herhangi bir anıyı unutmam mümkünmüş gibi. Ama bunu istemiyordum. Anılarda kaybolmak ve kaybettiğim onca seneyi bana hatırlatacak o günlere dönmek istemiyordum.

O yüzden, "Can'ı hatırlıyorum," dedim. "Okul balosuna onunla katılmamı istemişti."

Bir anda beni üzerinden itti. Sırtımı yatağa bastırırken üzerime çıktı. Bileklerimi kavrayıp başımın üzerinde sabitlerken gözlerime bakarak sırıttı.

"Biraz daha anlatsa," dedi sikini bacaklarımın arasına bastırırken. "Başka neler hatırlıyorsun?"

"Kabul etmiştim çünkü baloya yalnız giden kızlardan biri olmak istemiyordum."

Bu doğruydu. Önce Dağhan'a sormuştum. O da asla bir lise balosuna katılmayacağını söylemişti. Ben de ona inat Can'ın teklifini kabul etmiştim. Can'ın o zamanlar erişemediği tek kız bendim ve bu yüzden ilgisini çekiyordum. Bu ilgi işime yaramıştı. Dağhan o baloya tamamen kendi özgür iradesiyle gelmişti.

"O kadar sabırsızdın ki..." dedi gülümseyerek. "Seni asla yalnız bırakmayacağımı düşünmedin. Seni baloya götürmek için hazırlandığımdan haberin yoktu. O aptal takım elbiseyi almak için para biriktiriyordum."

"Bunu bilmiyordum," dedim şaşkınlıkla. "Efe'den ödünç aldığını sanıyordum."

"O şerefsiz benden kısaydı hala da öyle. Onun çük kadar pantolonlarına girmem imkansızdı."

TUTKUNUN ESİRİ - Esaret Serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin