2.bölüm - Yıldız Yıldırım

4.9K 334 194
                                    

"Meryem! Meryem, ne oldu? Ne dediler telefonda?!" Kübra'nın sesi ile kendime gelmiştim. Telefon elimde Kübra'nın yüzüne bakıyordum sadece.

"Meryem! Kızım, kendine gel! Ne oldu birden bire? Ne dediler?"

"Babam ölmüş..." dedim fısıltı ile çıkan sesimle. Kübra donup kalmış ve yüzüme bakmaya başlamıştı. Şaşırmıştı benim gibi.

"Nasıl yani? Nasıl ölmüş? Kim haber verdi?" diye sormaya başladığında kafamı salladım 'bilmiyorum' dermiş gibi. Gözlerim dolmuştu, ağlamaya başladım dayanamayarak. Ağladığımı gördüğü an bana sarılmıştı. Hemen bende kollarımı beline dolayıp başımı omuzuna gömmüştüm. Hüngür hüngür ağlamaya başladım. Bir süre sonra kendime geldiğimde Kübra'nın birisi ile konuştuğunu duydum.

"Selam, abi. Aşağıya inmen gerekiyor." Biraz sessizlik oldu sonra yine Kübra konuştu. Ben ise hala ona sarılı haldeydim.

"Namazımı kılamadım, eve bile gelmedim daha. Aşağıya in, arabanın anahtarınıda almayı unutma. Kötü bir şey oldu, gel anlatacağım." dedi ardından aramayı kapattı. Başımı omuzundan kaldırıp kollarımı belinden çektim.

"Gerek yoktu, abini endişelendirme. Annemle konuşur giderim ben onunla hastaneye." dediğimde Kübra hemen kafasını salladı itiraz anlamında.

"Hayır, seni böyle bırakamam. Hala şoktasın farkında değil misin? Abim gelir, onunla gideriz evine. Sonrada anneni de alır hastaneye gideriz." dediğinde kafamı sallamıştım sadece. Şu an tek istediğim annemi görmek ve ona sarılmaktı. Babamı kaybetmiştim. Babamı pek fazla görmüyordum ama gördüğüm zamanlarda annemin aksine bana sevgi gösterirdi, ilgilenirdi. Sarhoş olduğu zamanlar dışında eve geldiğinde odak noktası ben olurdum. Aslında babamda pek ilgilenmezdi benimle ama annemle karşılaştırdığımda babam daha çok seviyordu beni.

Babamı kaybetmek çocukluğumu tamamen kaybetmek demekti. Ufacık sevgi gördüğüm babamı da kaybetmiştim. Annem bana hiç sevgi göstermedi ki, acaba şimdi sever miydi beni? İlgilenir miydi? Bazen babam benimle ilgilendiği için annem benimle ilgilenmiyor diye düşünüyordum. Babam gittiğinde de pek yaklaşmazdı annem bana. Hep ben ona doğru giderdim, o bana asla gelmezdi.

"Geldim, Kübra. Ne oldu?" Kübra'nın abisi Ali geldiğinde bakışlarımı yere çekmiştim. Namehremdi, göz zinasına girmemem gerekti. Ne durumda olursam olayım dikkat etmeliydim.

"Abi, Kenan amca vefat etmiş. Meryem yeni öğrendi ama hâli iyi değil, tek başına gitmesine izin veremezdim. Senin arabamla annesini de evlerinden alıp hastaneye gidelim. Olur mu?" diye abisine açıklama yaptığında itiraz etmek istedim ama ağlamaktan konuşamıyordum. Ağlarken sesimin duyulmamasına o kadar alıştırmıştım ki kendimi, artık her ağladığımda sessiz ağlıyordum.

"Tamam, tamam. Hadi gidelim evlerine." Üçümüz evime geldiğimizde Kübra kolumu bırakmıştı. Tüm yol boyu kolumu tutarak bana destek olmuştu. 3.kata gelip kapımızı açmıştım. Annem salonda yoktu, diğer odalardan birinde diye düşünerek seslenmeye başladım.

"Anne! Ben geldim!" dediğimde bile ağlıyordum. Anneme ihtiyacım vardı. Anne demeye bile ihtiyacım o kadar fazlaydı ki, annemi hep seslemek istiyordum.

"Anne!" Mutfağa gittiğimde orada olmadığını gördüm, balkona da göz atmıştım ama orada da yoktu. Babamın odasına gitmezdi zaten ama yinede oraya da baktım, kendi odamada baktım, en son annemin odasına baktığımda odasının dağınık olduğunu gördüm. Kıyafetlerinin çoğu dolapta yoktu ve dolabın kapısı açıktı, makyaj masasında olan eşyalarıda yoktu. Küçük dolaba baktığımda ise mektupların orada olduğunu gördüm ama mektupların en üstünde yeni yazıldığı belli olan uzun bir mektup vardı.

Hasbelkader Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin