Genç kız ne anne sevgisi görmüştü, ne baba sevgisi. Sevgi kavramını bile bilmiyorken Allah'ı çok sevmişti. Din sevgisi kalbinde her geçen gün daha da kabarıyordu. Başka sevgi bilmezdi Meryem, ta ki zorluk çektiği zamanında onun yanında olan mümin bi...
Sabah saat 8'de kalkıp hazırlanmaya başlamıştım. Bugün sabah namazından sonra uyumaya karar vermiştim. Vücudum o kadar bitkin hissediyordu ki, kaç saat uyuyorsam uyuyayım yorgunluğum geçmeyecek gibiydi.
İş görüşmesine gitmeme az kalmıştı. Parka gelmiş Kübra'yı bekliyordum. Mavi elbise giymiş, beyaz şal takmıştım. Gökyüzü mavisi ile beyaz şalın uyumunu hep çok seviyordum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Biraz sonra Kübra'nın uzaktan geldiğini gördüğümde ayağa kalkmıştım.
"Selam, Meryem'im." demişti gülümseyerek. Yanına gidip sımsıkı sarılmıştım.
"İyiyim, Meryem'im. Çok iyiyim, elhamdülillah. Sana yardım edebiliyorum ya daha da iyi hissediyorum." demişti sarılmamızı sonlandırırken.
"Allah razı olsun, Kübra'm. Namazlarımda dualarımdan eksik olmayacak kişisin." dediğimde şirince gülümsedi. Yürümeye başladığımız da şirketten bahsetmeye başladı.
"Zaten esas kısmı anlatmıştım sana. Ama bir konudan bahsedeyim. Abim iş görüşmesi yaparken iş görüşmesine gelenleri kendi odasına çağırır. Erkekler katındaki mutfağa çalışan aldığı zaman şirkette mutfaktaki yaşlı amcayı çağırır. Kaç yıldır şirketde erkekler katında şeflik yapıyormuş. O yüzden yeni çalışan alınan zaman hep abimin yanında o amca da olur. Çalışanın yemeklerinin ne kadar iyi olduğunu, şirkette çalışan erkeklerin damak zevkine uyup uymadığını kontrol eder. Eğer uygun görürse abimle konuşur, abim de razı olursa işe alınır. Bu kadın için de geçerli. Sadece fark şu ki yıllardır kadınlar katında çalışan yaşlı teyzeyi çağırıyor yanına. Yıllardır şef olarak çalışıyor kadınlar katında. Yeni kadın çalışan alındığı zaman da o teyze test ediyor iş görüşmesine gelenlerin yaptığı yemekleri. Onaylarsa eğer abimde işe alıyor." dediğinde kafamı sallamıştım.
"Ne güzelmiş. Keşke bir çoğu şirket böyle olsa." dediğimde Kübra da onaylamıştı beni.
"Keşke ama maalesef ki öyle olmuyor. Bu arada öz geçmişini getirdin değil mi?"
"Evet, evet."
"Tamamdır o zaman. Muhtemelen abim CV'ne bakar, bir kaç soru sorar. Sonra da teyze gelir seni mutfağa çağırır. Yemek falan yaparsın teyze de tadar ve ikiside onaylarsa kabul eder. Bence kabul edecek çünkü Elif ve Zehra'dan çok güzel yemek yaptığını duydum." dediğinde utangaç şekilde gülümsemiştim.
"Estağfurullah o ne demek öyle. Sadece yapıyorum işte bir kaç yemek."
"Kız ben bilirim o bir kaç yemeyi! Keşke abim tatsaydı ya, çok beğenirdi muhtemelen. Teyzenin onayına bile gerek kalmazdı."
"Aslında benim yemeklerimi şu zamana kadar hiç başka erkek tatmadı. Sadece annem, babam, birde Elif ve Zehra. Onun dışında kimse yemedi. Yani denk gelmedi. Ama özel olarak bir erkeğe yemek yaparsam, bu kişinin helalim olan eşim olmasını isterim." dediğimde Kübra gülümsemişti.