"Hazır mısınız?" diye sordu Ahmet Bey. Bugün ikinci oğlunun, Abdullah'ın sevdiği kızı istemeye gideceklerdi. Yine hanımlar hazırdı ama iki oğlan hala hazır değildi.
"Ben çoktan hazırım, baba!" diye bağırdı Abdullah.
"Abimi ilk defa erken hazırlanan gördüm, baba. Sanırım baya aşık olmuş Zehra'ya." diyerek Kübra gülmüştü. Ahmet Bey de kızına sıcak bir gülümseme sunmuştu.
"Ne güzel olmuşsun, Kübra. Gel sarılayım sana." diyerek yanına çağırmıştı kızını. Kübra hemen gülümseyerek babasının yanına gitmiş ve sımsıkı sarılmıştı.
"Sizde gelin bana sarılın." diyerek kollarını açmıştı Ayşe Hanım. Abdullah ve Ali annelerine gülümseyerek sarılmışlardı.
"Çok heyecanlıyım, anne." demişti Abdullah. Dün gece ailesiyle konuşmuş ve bugün Zehra'yı istemeye gitmeye karar vermişlerdi.
"Zehra'nın babası biraz sinirli bir adam. Gittiğimiz an kızını vereceğini sanmıyorum. Hem bizi doğru düzgün tanımıyor bile." demişti Ahmet Bey. Ayakkabılarını giyinirken bir yandan da ailesine bakıyordu.
"Ben abisiyle konuştum, baba. Gelin, babamla konuşun, dedi."
"Öyle diyorsan, öyle olsun, Abdullah. Sana güvenerek gidiyoruz." demişti Ahmet Bey. Herkes ayakkabılarını giyinip çıkarken Ahmet Bey Ali'ye döndü.
"Meryem nerede?" diye sorduğunda Ali şaşırmıştı.
"Meryem'i ne yapacaksın ki, baba?"
"Bizim aileden değil mi? İstemeye bizimle gelsin. Hem arkadaşlar onlar. Bir birlerini görmek iyi gelir." Ahmet Bey'in dediklerine gülümsedi Ayşe Hanım. Bir daha eşinin Ahmet Bey olmasına şükür etti.
"Tamam, söylerim hazırlanır." diyerek telefonu eline almıştı Ali.
"Ben o zaman yanına gidiyorum. Siz gidin, biz de arkanızdan geliriz."
"Hayır, bizimle geleceksiniz. Seni bilmiyor muyum sanki? Kızla vakit geçirmek için yapmadığın kalmadı. Hadi git söyle, hazırlansın gelin hemen."
"Tamam, baba." dedi Ali asık suratıyla. Ne olacaktı sanki eşiyle biraz vakit geçirse? Zaten iş yüzünden pek göremiyordu iki gündür. Yüzüne hasret kalmıştı yahu! İkişer adımlar ile merdivenleri çıkıp Meryem'in evinin önüne geldi. Kapıyı çaldıktan sadece bir kaç dakika sonra güzeller güzeli eşi onu karşıladı.
"Ali?" diye şaşırarak sormuştu Meryem. Üniversiteden daha yeni gelmiş, kıyafetlerini daha çıkarmadan kapı çalınmıştı. Ali'nin geleceğini bilmediği için şaşırmıştı.
"Çiçeğim." diyerek hemen Meryem'e sarıldı Ali.
"Hoş geldin." dedi ve gülümsedi Meryem. Ali de onun gibi gülümsedi ve konuşmaya başladı.
"Zehra'yı istemeye gideceğiz. Sende bizim aileden olduğun için, sana da hazırlanmanı söyleyecektim ama sen hazırsın."
"Üniversiteden yeni geldim. Hem bugün Zehra'yı istemeye gideceğinizi bilmiyordum. Zehra bana hiçbir şey söylemedi."
"Onlar da bilmiyor zaten. Sürpriz yapacağız gibi düşünebilirsin. Çantanı, telefonunu falan alda hemen gidelim. Yoksa babam benim yüzümden geç geldiğimizi düşünecek."
"Tamam o zaman." diyerek odasına gitti Meryem. Onu izleyen Ali'nin aklına gelen düşünceler ile kaşları çatıldı. Üniversitede onlarca erkek Meryem'i görüyordu. Bu güzel hâliyle Meryem tek başına üniversiteye gidiyordu ve ondan hoşlanan erkekler olabilirdi. Kesinlikle bugünden sonra Meryem'i kendi arabasıyla ile üniversiteye bırakacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasbelkader
SpirituálníGenç kız ne anne sevgisi görmüştü, ne baba sevgisi. Sevgi kavramını bile bilmiyorken Allah'ı çok sevmişti. Din sevgisi kalbinde her geçen gün daha da kabarıyordu. Başka sevgi bilmezdi Meryem, ta ki zorluk çektiği zamanında onun yanında olan mümin bi...