"Günaydın, güzel eşim ve güzel çocuğum." diyerek odaya girdi Mustafa. Eşine ve çocuğuna kahvaltı hazırlamıştı. Odaya gelerek eşini uyandırmak istemişti ama Elif yatakta değildi.
"Neredesin, güzelim?" diye bağırdı Mustafa. Banyodan çıkıp Mustafa'nın yanına geldi Elif. Büyümeye başlayan karnı ile o kadar tatlıydı ki, Mustafa bu görüntüye dayanamadı. Hemen Elif'in yanına gidip eşine sarıldı.
"Çok tatlısın." dedi. Elif'in gözleri dolmuştu. Mustafa'nın kaşları çatıldı. Elif neden ağlamıştı?
"Neden ağlıyorsun, güzelim?" diye sordu.
"Kilo almışım. Güzel değilim artık değil mi? Tatlısın dedin, kilo aldığım için artık güzel değilim ama tatlıyım değil mi? Bunu demek istedin değil mi?" diye sordu Elif. Mustafa'nın kaşları daha da çatıldı. Ne olmuştu Elif'e bir anda?
"Hayır, güzelim, o nasıl laf? Sen çok güzelsin. Karnında bizim çocuğumuzu taşıyorsun, çocuğumuz büyüdükçe karnın büyüyecek. Bu normal. Sen kilo almıyorsun ki, çocuğumuz büyüyor." Elif Mustafa'nın dediklerine gülümsedi.
"Çocuğumuz değil mi? Canım çocuğum." diyerek karnını okşadı. Mustafa garip garip baktı Elif'e. Bir anda ne olmuştu eşine? Hamile olunca hormonların etkisiyle duyguların karışacağını doktor söylemişti ama bu kadar değişiklik Mustafa'ya garip gelmişti.
"Evet, güzelim. Çocuğumuz. Aç mısınız? Size çok güzel kahvaltı yaptım."
"Açım, Mustafa. Çok acıktım." diyerek dudak büzdü Elif. Mustafa'nın bakışları büzülmüş dudaklara kaydı.
"Bende." dedi Mustafa.
"O zaman gidelim kahvaltı yapalım!" dedi ve mutfağa geçti Elif.
"Tabi, kahvaltı. Kahvaltı yapalım." diyerek başını iki yana salladı Mustafa. Kendine geldikten sonra mutfağa geçti. Elif iştahlı şekilde kahvaltısını yapıyordu. Mustafa Elif'in bu hâllerine gülümsemeden edemedi.
"Afiyet olsun, güzelim." diyerek Elif'in yanına oturdu. Besmele çekerek kahvaltısını etmeye başladı.
"Sana da afiyet olsun, kocacığım." dedi Elif ve ince belli bardağından çayını içerek gülümsedi.
"Kocan yesin seni." dedi Mustafa öylesine. Ama Elif Mustafa'nın bu dediğini ciddiye almış olacak ki, içtiği çay boğazında kalmıştı. Öksürmeye başladığında Mustafa hemen Elif'e bir bardak su uzattı.
"Ne oldu birden? Endişelendim." dedi Mustafa. Resmen endişeden iki saniyede nefes nefese kalmıştı.
"Aniden öyle şeyler demesene!" dedi Elif.
"Allah aşkına, Elif'im! Bu yüzden mi heyecanlandın? Sadece bir laf." Mustafa'nın eğlenerek kurduğu cümlelere karşı somurttu Elif. Elindeki ekmeği tabağına bıraktı. Kollarını bir birine dolayarak sandalyesinde geriye yaslandı.
"Yemiyorum yemek falan." dedi. Mustafa bir daha kahkaha attı. Elif o kadar tatlıydı ki, yanaklarını ısırmamak için zor duruyordu. Elif'in yanaklarına iki tane öpücük kondurdu.
"Oh be!" diyerek derin nefes aldı. Elif'in kokusunu ciğerlerine çekti.
"Neden küstü benim güzelim bana?" dedi Mustafa. Elif omzunu silkti. Hiçbir şey demedi.
"Hadi ama Elif'im. Beni tanımıyor musun? Şaka yapıyordum." dedi Mustafa.
"Tanımıyorum." dedi Elif. Mustafa sırıttı.
"Kesin tanımıyorsun değil mi?" diyerek Elif'in saçını kulağının arkasına doğru itti. Saçlarını okşadı. Ne zaman olursa olsun bu saçları okşayarak sevecekti eşini Mustafa. Elif'in en yaralı yerini seviyordu. Saçlarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasbelkader
SpiritualGenç kız ne anne sevgisi görmüştü, ne baba sevgisi. Sevgi kavramını bile bilmiyorken Allah'ı çok sevmişti. Din sevgisi kalbinde her geçen gün daha da kabarıyordu. Başka sevgi bilmezdi Meryem, ta ki zorluk çektiği zamanında onun yanında olan mümin bi...