İş saati bittikten sonra hazırlanmak için eve gelmiştim. Hem de ikindi namazını kılmıştım. Namazdan sonra hazırlanmaya başladım. Uzun bir elbise ve uzun şal takmıştım. Renkleri uyumlu olduğu için kombin çok güzel olmuştu.
Gece o kadar ağlamıştım ki, hala gözlerim acıyordu. Biraz da gözlerim şişmişti. Umarım Ali Bey bu durumu farketmez.
Evden çıkmadan önce Kübra'ya haber vermiştim. Kafeye ilk ben gidecektim, sonra onlar gelecekti. Yolda giderken dün okuduğum mektup aklıma tekrar düştü. Postacı abinin beni sevdiğini, kendi kızı gibi gördüğünü biliyordum. Bunu hep hissettirmişti. Onu çok seviyordum. Ama bazen şaşırıyorum. Cidden bir insan sadece sevdiği kişinin çocuğu diye kendinden olmayan bir çocuğu bu kadar sevebilir miydi? Gerçekten annemi bu kadar mı seviyordu? Keşke geçmişte kavuşabilseydiler. O zaman babam ve sevdiği kadın da birlikte olurdu. Belki de şu an her şey farklı olabilirdi ama demek ki böyle olmalıymış. Sadece bazen üzülüyorum. Haram yol ile yaşıyorlar bir birlerine olan sevgilerini, bir birlerine helal olmadan. Ama inşAllah nikah kıyıp evlenmişlerdir. Günah kazanmalarını istemiyorum.
Kafeye gelip cam kenarında olan masada oturmuştum. Kübra birazdan geleceklerine dair mesaj atmıştı. Onlar gelmeden bir şey sipariş etmek istemedim. Gökyüzünü izlemeye başladım. Gerçekten Allah ne güzel mucizeler yaratıyor. Gökyüzünün bu kadar güzel olması bir mucize... Ama bu mucizeyi yaratan kişi Yüce Rabbimiz. Kafamızı ve kalbimizi hep dünyevi sevgilere yoruyoruz. Oysa Allah'ın sevgisine karşılık versek onun gibi sevenin asla olmadığını ve olmayacağını görürüz, hissederiz.
"Merhaba, Meryem'im." Kübra'nın sesini duyduğum an bakışlarımı camdan çekip ayağa kalkmıştım. Kübra ile sarıldıktan sonra oturmuştuk üçümüzde. Ali Bey daha hiçbir şey söylememişti. Bende ilk konuşmak istememiştim.
"Nasılsın, Meryem? İş, üniversite nasıl gidiyor? Ayarlayabiliyor musun vakitlerini?" Kübra'nın sorusu ile aramızdaki sessizlik kaybolmuştu. Sanırım Kübra zor zamanlarda bize yardım edecek kişi olarak yaratılmıştı.
"İyiyim, canım. Çok şükür ikiside iyi ve evet, ayarlayabiliyorum. Zaten çok fazla ders olunca işe gidemiyorum."
"Olsun sorun olmaz. Sadece abime haber vermen yeterli." diyerek imalı bakışlar atmıştı Kübra. Haber vermek olayını sanırım Kübra da biliyordu. Ali Bey bu kadar mı sinirlenmişti?
"Ne istersiniz, Meryem Hanım?" Ali Bey'in sesi ile bakışlarımı ona çevirmiştim. Yanlışlıkla göz göze gelecektik ama son anda kurtarmıştım.
"Çay içebilirim sanırım. Pek bir şey çekmiyor canım." dediğimde başını salladı.
"Bende kahve istiyorum, abi." demişti Kübra. Ve Ali Bey 'abi' lafını duyduğu an şirince bir gülümseme sundu kardeşine. Acaba bir gün bize de böyle gülümser mi? Ama gülümserse bu gülümseme eşine özel olsun. Yani sonuç olarak yine biz oluyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasbelkader
EspiritualGenç kız ne anne sevgisi görmüştü, ne baba sevgisi. Sevgi kavramını bile bilmiyorken Allah'ı çok sevmişti. Din sevgisi kalbinde her geçen gün daha da kabarıyordu. Başka sevgi bilmezdi Meryem, ta ki zorluk çektiği zamanında onun yanında olan mümin bi...