Japon Gülü'nde tepedeki beyaz evden başka sakin kalan bir şey yoktu artık... Her şey paramparça, her yer darmadağındı. O ev de bazen annesinin mezarına dönüşüyor, bazen mezar üstündeki çiçekler büyüyor ve tekrar ev oluşuyordu. Her şekilde de Derya ona ulaşamadı ve bir an pes edesi geldi. Tıpkı o gökten düşen gezegenler gibi kendini yarılan yere bırakmak istedi. Bu sırada yer o denli yarılmıştı ki koskoca diyar, koskoca bir kara deliğe dönüşmeye başlamıştı. Ve giden geri gelmiyor, ses işitilmiyor, ümit sönüyordu.
Derya, kendini işte şimdi bıraktı. Gözyaşlarıyla birlikte uçurumdan aşağıya, yer altına, karanlığa doğru düştü. Gördüğü en son görüntü yanan gökyüzünün artık kırmızıdan siyah bir küle dönüşmesi ve uçurumun kenarından şaşkınlıkla ona bakakalan Ercan'ın dehşet ifadesiydi.
Tamam, bitti.
Hapsolmuş ciğerim...
Benliğimin bitmek bilmeyen ihtiraslarına...
Suçu olmuş imtihanlarımın...
Bahanem zamanın pes etmek bilmeyen akışına!
Anladım ki ben, ben demek değilmiş.
Ben demek, daha çok beni var eden şeylermiş.
Ben demek ihtiraslarımmış...
Ben demek hayallerimmiş, hırslarımmış; zamanmış, benliğime tapan bir yanımmış...
Oysa olmak istediğim bu ben değil.
Olmak istediğim ne onu da tam biliyorum değil.
Anladım ki hikmet çok çalışmak da değil.
Hiç çalışmak da değil.
Çalışmak ama yorulmamak, azmetmek ama vazgeçmemek; sevmek ama yermemek, inanmak ama korkmamak...
Pes etmek hiç değil, pes demek de değil.
Meşgul olmak, çokça avunmak; bir şeylerde yol almak...
Kendine gel benliğim.
Kendine gel, kendine...
Derya'nın mırıldanmalarını işiten son Japon Gülü sakinleri, onun cenin pozisyonunda bir bebek gibi yer altından irileşip, büyüyüp, düşenlerle birlikte bir bütün olup gittikçe yükseldiğini gördü. Derya, kendine sarınmış yüzünü dizlerine gömmüşken, kocaman bir bedene dönüşmüş ve gittikçe de büyüyordu. Ercan gibi son kalan bir kaç yaratık da etrafa kaçıştılar. Ancak Derya büyüdü, büyüdü, büyüdü; o denli büyüdü ki artık tüm gökyüzünü kapladı ve diyara sığamaz oldu ve hatta bir balon gibi neredeyse patlayacak oldu. Bu yüzden de gittikçe kızarıp morardı. Ağlaması da devam ettiği için gözyaşları bir yağmur olup bedeninden aktı. Ve zor duyulan sesi tekrar o iç büzen üzüntüsüyle beraber diyarda yankılandı.
Anne, baba, tanrım ve herkes...
Özür dilerim millet...
Çünkü yeterince iyi değilim.
Özür dilerim anne...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JAPON GÜLÜ
Horror#theWattys2023 +18 korku öğesi barındırır. Bu kitap, yazar ve çevresinin gerçek rüyalarından esinlenilmiştir. Karakterimiz, iç dünyasının görsel savaşını verirken onu seyrediyoruz. Mantığını dünya aklıyla çözmeniz pek de mümkün olmayabilir. Ancak o...