Merhaba, nasılsınız?
Bölümü okurken satır aralarına yorum yapmayı unutmayınn. Yorumlarda ve bölüm sonunda buluşalım, keyifli okumalar dilerim 💖
🌠
Vincent Williams'ın güncelerinden;
6. günce, 1. bölüm, sayfa 35
21.06.1159
Yıldızlar birer birer göğe yükseliyor, yeryüzünde yolumu aydınlatanlar artık geceleri taçlandırıyor. Yanımda savaşan dostlarımın birçoğunu kaybettim. Kara büyünün kokusu dahi gözlerimi yaşartıyor. Onları yalnızca gece çöktüğünde görebiliyorum ama karanlığa olan nefretim gecelerden kaçmak istememe sebep oluyor.
Güneş her battığında onun bende açtığı yara yanıyor, geceler acı ve kâbuslarla geçiyor. Ayın evreleri bir bir geçip giderken güneş her geçen gün daha soluk bir renkle dünyayı selamlıyor.
Savaş yaklaşıyor, biliyorum; bunu göğüs kafesimde bulunan yaranın sızısının artışından, toprağın günbegün kurumasından, yağmurun dünyayı unutmasından anlıyorum. Kan döktükçe güçleniyor ve kanımız döküldükçe sona yaklaşıyoruz.
Bugün sağ kolum Frank'i kaybettiğim, onun da gökte ışıldamaya başladığı gündür. Geriye kalan tek dostum, en güvendiğim adam da beni bu karanlık günlerde bir başıma bıraktı. Ölürken dahi yüzlerce masum kişiyi ve koca bir şehri kurtardığından, onu tarihimizin en şanlı Koruyucularından biri ilan ediyorum.
Elveda dostum, sen gökyüzünden Koruyuculara rehberlik ettikçe onlar karanlıktan korkmadan savaşmaya devam edecekler. Parla ve cesaret ver. Parla ve sonsuzluğa karış. Parla ve daima yanımda ol.
Vincent Williams'ın güncelerinden;
6. günce, 1. bölüm, sayfa 81
14.07.1159
Kara elflerden geriye tek bir toz kalmadı. Onlar soydaşlarının katliamıyla tarihten silinirken geriye kalan anılar ve acılar oldu. Karanlık kapımıza dayanmış sıranın bize geldiğini fısıldıyor. Sayımız azalıyor, Koruyucular da yandaşlarımız da avlanıyor.
Büyücülerin kutsal toprak addettikleri İkarios düştü. Artık orada gökyüzü hep karanlık, gündüzler uğramaz oldu. Yavaş yavaş güçlenen Alchera'nın uğursuz gözü bu kez Terambos'un üzerinde. Orayı ele geçirecek, ardından sıra Mnestra'ya geçecek. Böylece amacına ulaşıp kara parçalarının çoğuna hükmetmeye başlayacak.
Geriye denizler kalacak, Sualtı Krallığı direnecek fakat şansları yok. O karada durdurulmalı. Zaman zaman denizlerde varlığı unutulmuş canlıların ortaya çıktığı duyumunu alıyorum. Kara büyüsüyle onları uykularından uyandırıyor. Büyük Savaş için ordusunu kuruyor, ölüm saçan her canlıyı tarafına çekiyor.
Bizden kopardıkları da oldu, arkadaş bildiklerimiz taraf değiştirdi ama sadık olanlar savaşmaya devam etti. İşte şimdi buradayız, savaşın yaklaştığının habercisi olan kurak topraklara bakarak yazıyorum bu satırları; vakit gecenin bir yarısı, yıldızları göremez oldum. Onları arıyorum, gözlerim hep gökyüzünde.
Bir kapı ötemde kalbimi verebileceğim kadın uyuyor, onu da göğe sunmaktan korkuyorum. Zaman ilerliyor, kollarımda yavaş yavaş ölüyor. Bu hastalığın bir tedavisi yok. O ölüyor, dostlarım ölüyor, dünya ölüyor fakat ben yaşıyorum. Bir ben ölmeliyim belki ancak bir tek ben yaşıyorum. Bu bir ceza biliyorum, her nefesimde birilerini kaybetmek ve en sonunda sevdiğim kadını da kaybedip delirmek. Bu benim sonum. Bu benim için yazılmış son. Bu aynı zamanda Alchera'nın sonu. Biliyorum çünkü o hiç yanılmaz; zamanda dolaşan adam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avery: Son Dördün
Fantasy-Avery serisinin üçüncü kitabıdır. Karanlığın karşısında diz çökme, henüz yıldızlar kaybolmadı.