Herkese merhaba, nasılsınız?
İlham perilerim yine uykuya yatmış olabilir, dua edin lütfen çabuk uyansınlar djxhskx Bölümü okurken yorum yapmayı unutmayın, keyifli okumalar 💞
🌠
Gece karanlığında tek tük yıldız parlıyor ve ay yeniden bulutların ardına saklanmış vaziyette. Nefesimi dışarıya bıraktığımda duman şeklinde yükseldiğini görüyorum. Yeryüzü ayaklarımın altından kayıyor, etraf dönüyor ve odaklanmakta güçlük çekiyorum.
Bu bir rüya.
Gözlerim ağır ağır yerdeki cansız bedenlerde dolaşıyor. Ay ışığı onların yüzlerini aydınlatmak için yeterli değil. Bu yüzden yaklaşıyorum ve kalbim göğsümü endişeyle döverken her birinin yüzünü inceliyorum. Hissediyorum, burada bir yerde tanıdık bir beden yatıyor. Acı içinde, ölmek üzere.
Hareketsiz bedenlerin arasında bir kıpırtı oluştuğunda nefesim kesiliyor ve ona doğru eğildiğimde artık her şey tamamen dönmeye başlıyor. Henry. Yüzünde kan var. Kıyafetleri yırtıklar içinde, is tenine sinmiş ve gözlerini açamayacak kadar kötü durumda.
Geleceğin ve geçmişin fısıltılarını duyuyorum. Onu almak için geliyorlar. Onu da benden alacakları düşüncesi göğsümde atan kalbimi ağırlaştırıyor ve o anda Henry gözlerini açıyor. Oyuklar gibi görünen gözleri büyük bir çığlığın dudaklarımdan fırlamasına neden oluyor.
Bu çığlık sayesinde uyanıp yatakta doğruldum. Nefes nefese inip kalkan göğsümün içinde kalbim hâlâ ağır. Ellerim yorganı kavramışken Ares'in de uyandığını gördüm göz ucuyla ve beni sakinleştirmek için sıkıca etrafıma sardı kollarını.
"Henry'yi ara." derken sesim titriyordu. "Reignon'da ise orası saldırıya uğradı, değilse Henry yalnız başına tehlikede."
Ares sözümü ikiletmedi. Eskiden olsa emin olup olmadığımı sorardı. Bunun bir rüya olduğunu savunurdu. Ona açıklayarak zaman kaybetmem gerekirdi ancak artık koşulsuz bir güven ve inanç vardı aramızda. Dünyanın en saçma düşüncesini dahi savunsam beni desteklerdi.
Telefonunun ekranı yüzünü aydınlattı ve hızlı aramalarda yer alan iki kişiden ikincisini aradı. Henry ve ben. En çok ihtiyaç duyduğu iki kişi. Henry'nin sesini telefonun diğer tarafından duyduğumda hissettiğim rahatlamayla başımı onun omzuna yasladım ve konuşmalarını dinledim.
"Reignon'da mısın?" Henry'nin cevabını dinledi ve kaşları çatıldı. "Nerede olduğunu söyle. Hayır geri zekalı, kız kardeşini terk edip seni seçmedim. Gece gece niye seni arayayım?" Henry'nin alaylı sesini duyduğumda ister istemez tebessüm ettim ama Ares benim aksime homurdanıyordu. "Kapat çeneni ve nerede olduğunu söyle. Hatta dur, bana konum at. Aria bir rüya gördü. Sanırım tehlikedesin."
Henry uzun uzun homurdandı ve en sonunda sesini kesip konum attı. Ancak konum attıktan sonra bir dakika kadar konuşmadığında birbirimize tedirgin bakışlar attık. "Henry?"
"Burada birileri var." Kısık sesini duyduğumuzda Ares telefonu çoktan hoparlöre almış, konuma girerek haritadan bana yerini göstermişti. Böylece orayı düşünerek portal açabilecektim. Ayağa fırladığımda üzerimdeki geceliğe aldırmadan bir portal açmak için yataktan uzaklaştım. Bu sırada telefondan cızırtılar geldi ve ses tamamen kesildi.
Ares de dağınık saçlarından elini geçirip uykusundan tamamen sıyrılmış halde yataktan çıktı. "Benim hatam. Alchera'nın dikkatini çekmeden buraya gelmesi için gizlice yola çıkmasını söylemiştim. Onu izletiyor olmalı ki gecenin bir köründe yola çıktığının haberini almış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avery: Son Dördün
Fantasy-Avery serisinin üçüncü kitabıdır. Karanlığın karşısında diz çökme, henüz yıldızlar kaybolmadı.