25. Bölüm

465 62 55
                                    

Herkese merhaba, nasılsınız?

Geçen hafta bildiğiniz üzere bölümü yetiştiremediğim için yeni bölüm gelmedi ama bu hafta neredeyse iki bölüm uzunluğunda bir bölüm okuyacağız. Duyuruları takip ederseniz sevinirim, böyle durumlarda habersiz kalmanızı istemem.

Avery için hazırladığım playliste (eklemeler yapılacak) profilimdeki linkten ulaşabilirsiniz. Okurken satır aralarına yorum yapmayı unutmayın lütfen, yorum sayıları çok azaldı. Umarım hoşunuza giden bir bölüm olur, bölüm sonunda buluşalım. Keyifli okumalar dilerim ✨

🌠

Büyü yayıldığında diyarda
Belirecek karanlık ufukta
Efsunlar dağılmaya başladığında
Gözleri kapanacak son defa.

Aklıma nereden takıldığını bilmediğim şarkının sözleri düşüncelerimi gölgelemek amacıyla kullandığım bir kalkana dönüştü zamanla. Tekrar tekrar, aynı cümleler hoş bir melodi gibi aklımda dönüyordu ve geçmişin uzun gölgeleri bugünüme düşerken bana eşlik ediyordu.

Acetes'in gücüyle sarsılmış, Alchera'nın hiddetiyle korkuyu anımsamış halde kendi zamanımın içine düştüğümde kaybolmamın üzerinden yarım saat geçmişti. Bu yarım saate nice ölümler ve güçlerin savaşı sığmıştı ama Ares koca saraya sığamamıştı.

Onları toplantı odasında buldum. Yeniden geldiğimde çabuk karşılaşmamız için oradan uzaklaşmamışlardı. Nerissa, Henry ve Ares'i sakinleştirmekle uğraşıyordu. Tilda odanın içinde bir ileri bir geri yürüyor, sürekli telefonundan saati kontrol ediyordu. Andriel'ın pencereden dışarıya bakarken endişesini gizlemek için yüzünü onlardan sakladığını anladığımda onları bu hale getirdiğim için çok kısa bir anlığına suçluluk duydum fakat bu benim suçum değildi. Kaybolmayı, zamanın içinde sürüklenmeyi ben seçmemiştim.

Döndüğümü ilk fark eden yeniden kalbi atmaya başlamış gibi canlanarak ayağa fırlayan Ares oldu. Kapıda durmuş onlara bakarken Henry'nin korkuya yenilmiş suratında bir rahatlama peyda oldu ve lideri ondan önce davranıp bana sarıldığında sesini dahi çıkarmadı. Ares'in kollarının sıcaklığı tanıklık ettiğim görüntüler dolayısıyla buz tutmuş bedenimi gevşetirken kalbimin düzensiz atışları da korkudan sıyrıldı.

"Ona bir şey olmayacağını söylemiştim." Nerissa yorgun bir şekilde kendini boş sandalyelerden birine atarken bana gülümsedi. "Kaybolmadan önce not bırakmanı bekliyorlar galiba. Ne zaman yok olsan endişeden birbirlerine sarıyorlar."

Tilda telefonunu hırsla cebine sıkıştırırken kaşları çatılmıştı. "Bundan hiç hoşlanmıyorum Aria, hem de hiç! Ani gerçekleşen hiçbir şeyden hoşlanmam. Zaman yolculuklarını saptayabileceğimiz bir şey olmalı. Hazırlıklı olmalıyız ki her seferinde bunun son seferin olacağı korkusuyla yüreğimiz ağzımızda beklemeyelim."

"Bunun öngörülebilecek bir durum olduğunu sanmıyorum Tilda." Özür dilercesine gülümsediğimde kafasını çevirip somurttu. Sessizliği bir kabullenme değildi, bunun peşini bırakmayacaktı. Boşluk yakaladığı ilk anda bunu araştırmaya başlayacağından emindim.

Avery: Son DördünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin