Selam!
Ay ilk defa bu seriye gece bölüm atıyorum. Ortak oylarla (Instagram'da da oylama yaptım gün içinde atmam istendi) bölümün pazar yerine bugün gelmesine karar verdik. Yani bu pazar yeni bölüm yok, haftaya kadar bekliyoruzz!
Keyifli okumalar canlarım, bol bol yorum yapınn. Bölüm sonunda buluşalımm.
Bölüm şarkısı:
Skillet - Standing in the Storm🌠
Gecenin gelişi çok uzaktı fakat karanlık saatler önceden havaya dağılmıştı. Palau belki de en karanlık gününü yaşıyordu. Savaş hiçbir zaman onların boşlukta savrulan adacıklarına kadar ulaşamamıştı, ilk kez kan gökyüzündeki karanlığı boyayacaktı. Ve belki de ilk kez surlar parçalanacak, bazı adacıklar yok olacak ve toprak insanların ayaklarının altında ufalanacaktı.
Andriel'ın derin bir soluk aldığını hissettim ve bana yaklaştı. "Bizim planlarımız dışında bir planın varsa söylemenin tam vakti."
"Kimseyi kontrol edememesi için tarafımızdakilerin zihinlerini korumaya alacağım." Ona döndüğümde rahatlamayla ve inançla ışıldayan gözleriyle karşılaştım. "Çok fazla kişi var, çok fazla güç gerekiyor. Neredeyse tüm gücümü kullanacağım ve bir süreliğine güçsüz düşeceğim."
Ne söylemek istediğimi anladığında duraksadı ve usul usul kafasını salladı. Bunun yapılması gerektiğini bildiğinden olsa gerek gülümsemeye ve bana destek olmaya çalıştı. "Seni korurum." Güven verircesine yeniden başını salladı. "Seni daima korurum, son yıldız da kaybolana dek."
"Son yıldız da kaybolana dek." diye onu taklit edercesine fısıldadığımda ikimiz de derin bir nefes aldık ve karşımızdaki orduya döndük.
Alchera teslim olmayacağımızdan emin bir şekilde bıkkın bir iç çekişle yanındaki kalıplı adama döndü; adamın yanaklarında koyu yeşil bir iz vardı ve saçları kısacık kesilmişti, ellerinin üzerinde demir kaplama bulunuyordu. Ve dudaklarını oynattı: Öldürün, hepsini.
Etrafımdaki hava titreşti, mırıldandığım büyü karanlığı dalgalandırdı ve yavaş yavaş bir sis bulutu gibi insanların kafasının içine doluştu. Özellikle de Ares ve Rivera ikizlerinin zihinlerine odaklandım, burada en çok tehlike arz edenlere. Büyü hareket ettikçe ve şekillendikçe bedenim zayıfladı, soluklarım ağırlaştı. Derken üzerime doğru ok yağmuru yağmaya başladı.
Andriel'ın da dahil olduğu bir grup hava bükücü okları engelledi ve karşı tarafa geri gönderdi. Sonra Maverick'in gür sesini duydum, tüm Palau'da yankılandı. "Kjizha binicilerini yollayın! Kjizhaların vakti gelip çattı, bırakın ve gökyüzü onların gücüyle şahlansın!"
Büyümün son kırıntılarını kullanırken kulakları sağır eden tiz bir çığırış duyuldu. Gözlerimin önüne çekilen sis perdesinin ardında karanlığı delip geçen bembeyaz yaratıkları gördüm ve saklanan adacıktaki sır meydana çıktı. Uzun gövdeleri, iki ayakları, yuvarlak güzel suratları, uzun kulakları ve bembeyaz parlak tüylerine eşlik eden geniş kanatları vardı. Daha evvel görmediğim bu canlılar Palau sakinleri tarafından coşkuyla karşılandı.
Andriel benim aksime sakin görünüyordu çünkü Tilda ona gizlenen adacıktaki sırrı anlatmıştı. Şaşkındım çünkü böyle bir türe daha önce rastlamamıştım fakat bir yandan da sakindim, zaten zihinlerine girdiğim herkesten bu bilgiyi alabilmiştim. Yine de canlı bir şekilde gökte süzülen bu koca yaratıkları görmek çok farklıydı.
Dudaklarım kurudu, bedenimdeki her kas titredi ve bacaklarım güçsüzleşti; bu sırada üzerinde bir adamı taşıyan Kjizha yeniden tiz şekilde çığırdı ve karşımızdaki orduya saldırdı. O andan sonra her yer birbirine karıştı. Andriel beni korumak adına yanımdan ayrılmasa da Palau askerleri karşıyı ok ve top yağmuruna tutarken duman her yerden yükseldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avery: Son Dördün
Fantasi-Avery serisinin üçüncü kitabıdır. Karanlığın karşısında diz çökme, henüz yıldızlar kaybolmadı.