~Gamze'den~
Hilal birkaç gün bizde kalıp Süheyla hanımların yanına, Sinop'a dönmüştü. Bizimde küçük tatlı bir telaşemiz vardı bugün. Ahsen'im Kur'an kursuna gidecekti. Onun hazırlığını yaparken Ali Enes'te ısrarla ağlıyordu. Ben de gideceğim diye o kadar ağlamıştı ki.
Elimdeki suluğun kapağını sıkıca kapatırken bir yandan da Asaf'a seslendim. "Asaaaf?"
Asaf'tan "Hazırız hayatım!" cevabını aldıktan sonra elimdeki suluğu Ahsen'in çantasına koydum. Çantayı sırtıma alıp mutfaktan çıktığımda Ahsen kapının yanında, duvara yaslanmış endişeli bir ifadeyle bizi bekliyordu. Asaf'ta Ali'yi dizinin üzerine oturtmuş "Oğlum sen daha küçüksün." diyerek ikna etmeye çalışıyordu. Ali de "Ben tüçük deyilim baba." diyerek babasına itiraz ediyordu.
Onlara bakmayı bırakıp Ahsen'in yanında yere çömelerek boy hizasına geldim. Biraz gergin gibiydi. Herhalde heyecan yapıyordu. Ellerini tutup gülümseyerek "Annecim? İyi misin?" diye sordum sakinleştirebilmek için.
Başını olumlu anlamda hafifçe sallarken yanaklarından öptüm. "Annecim, okulun çok güzel geçecek inan bana."
- Ama baba...
Ali'nin sözleri konuşmamızı daha doğrusu benim konuşmamı bölerken aynı anda ona döndük Ahsen'le. Asaf pes etmişçesine 'Ne yapacağım?' der gibi bana bakarken Ahsen'in ellerini bırakıp tamamen onlara döndüm.
- Ali, annecim sen daha küçüksün ama?
- Küçük deyilim ben anne. Bak ben hayfleyi de biliyoyum.
Asaf'la beraber önce birbirimize bakıp sonra merakla Ali'ye döndük. Acaba harf diye ne sayacaktı bize?
- Sayayım da göyün. Eyif be te se cim ha ha day zey ya ze sin şin sad dad ta za ayın gayın fe taf tef yam mim nun vav he yameyif yeee.
Saymayı bitirdiğinde heyecanla ayaklarını ileri geri sallayarak "Göydünüz mü? Nasıy saydım ama.." dedi ve sırayla bana ve babasına bakıp bir tepki beklemeye başladı.
Asaf'ta ben de şaşkınlıkla oğlumuza bakıyorduk. Nereden öğrenmişti harfleri?
Ali "Hatta" diyerek babasının kucağında ayaklarını sallamayı bırakıp tane tane harfleri düzgün telaffuz ederek Sübhaneke duasını okumaya başladı. "Sübhaneke allahümme vebi hamdik. Vetebera kesmük vete ala ceddük. Vecelle senaük. vela ilahe gayruk. Nasıy ama?"
Ali gururla gülerek bizi süzerken elim ağzımda öylece Ali'ye bakıyordum. Nereden öğrenmişti bütün bunları?
Asaf'ın da benden farkı yoktu. Oğlumuza hayretle bakmaya devam ederken "Oğlum sen nereden öğrendin bunları?" diye sormuştu. Ali de gururla gülmeye devam ediyordu.
- Hadi gideyim aytık. Aysen de öyensin.
Ali'nin uyarısıyla hep birlikte ayaklandık. Biz konuşurken Ahsen'in hiç sesi çıkmamıştı. Halbuki heyecanla bekliyordu bu günü. Onun bu hali beni endişelendirse de üzerine de gitmek istemiyordum, herhalde ilk kez okula gidecek olmanın bizden ayrı kalacak olmanın stresini yaşıyordu.
***
Ahsen'i okuluna bırakıp geri eve dönmüştük. Beş gün yatılı orada kalacaktı. Haftasonu da yanımıza gelecekti. İlk kez ayrı kalacaktık, içim biraz huzursuzlanıyordu..
Akşam yemeği için masaya oturduğumuzda Asaf'ta Ali de çok sessizlerdi. Benim de onlardan farkım yoktu. Ahsen'in eksikliğini hepimiz hissetmiştik.
Ali kısık sesiyle "Anne, baba Aysen'i özledim ben." derken gözlerinden birer damla yaş süzülmüştü.
Benim de istemsiz boğazım düğümlenmişti. Acaba yatılı okula vermese miydik?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh-u Revan (Tamamlandı)
JugendliteraturBu kitap mefhum isimli kitabımın ikincisidir!!! Mefhumu okumadan bunu anlamanız zor olabilir ☺️ Ruh-u Revan; Ruhun zuhuru, ruhun akışı, ruhun ferahlığı anlamlarına gelir... Tanıtım, İnsan nedir? Bunu sorgulayarak başladım ben. Sahi insan nedir ge...