~Ahsen'den~
Annemle babama sarılıp evden çıktım. Artık okula gitmem gerekiyordu. Hâlâ tam anlamıyla kendime gelememiştim. Babam bu bir haftalık süreçte hiç yalnız bırakmamıştı beni. Annemde elinden geldiğince yanımda olmuştu. Tabii ki Ali de. O çok farklı biriydi. Anne babama evlatlığı konusunda, asla sözlerinden çıkmazdı. Bana kardeş olma konusunda, bana rağmen desteğini esirgemezdi. Arkadaşlığı, bir keresinde mesajlarına bakmıştım, yanlış bir şeydi ama Ali'nin arkadaşlarına olan kibarlığına şahit olmuştum. Kulluğu... Her şeyi o kadar titizdi ki. Aldığı abdest, asla israf etmezdi suyu. Kıldığı namaz, vaktinde kılmadığı bir vakit namaz yoktu. Hafızlığının hakkını vermek, unutmamak için her gece bir sure tekrar ediyordu. Ben ise... O kadar boş hissediyordum ki kendimi. Bütün günüm bomboş geçiyordu. Kiraz ve diğerleri gibi olmaktan alıkoyamıyordum kendimi. Saçlarımı yapmak, oje sürmek, makyaj yapmak istediğin gibi giyinmek... Hiçbirinden vazgeçemiyordum. Bunlar insanın özgürlüğü değil miydi?
(Sevgisiz hissediyordum kendimi. Bana bütün sevgisini veren babam değil miydi? Onun sevgisine bu denli kör olduğum için öyle bir imtihan etmişti ki Rabbim beni. Kimse bilmeyecekti, babam, annem, Ali, Ömer... Onlar bilmeyecekti ama o acı hep benimle kalacaktı işte...)
Sınıfa girip kimseye bakmadan sırama oturdum. Kiraz anında yanımda bitmişti. Onunla konuşmak istemiyordum ama rahat bırakacak gibi durmuyordu.
Kolunu omzuma attığında rahatsızlıkla oturduğum sıraya iyice yaslandım.
- Günaydın hanımefendi bir haftadır yoksun?
Yüzünü yana doğru eğerek bana baktığında
- Öyle gerekti.
Diyerek geçiştirmeye çalıştım.
- Yaa peki. Bugün yine çok sıkıcısın.
Saçlarımı ellerine alıp oynamaya başladı. Sürekli saçlarımla uğraşması sinir bozucuydu ama engel olamıyordum ona.
- Saçlarını öreyim mi?
Bu sevecen teklifin amacı neydi kim bilir?
- Kiraz lütfen beni rahat bırak.
Sert tavrıma rağmen gülümseyerek konuşmaya devam etti.
- Yaaa ama aşkolsun. Bak şu sıkıcı örgülerden kurtaracağım seni. Çok daha güzelini yapacağım sana.
Sıkıntıyla nefes alıp verirken hevesle yerinden kalkıp arkamda kalan sırayı geriye iterek üzerine oturdu Kiraz. Ciddi ciddi saçımı mı örecekti?
Dersin başlamasına çok az kalmıştı. Kiraz saçlarımı elleriyle düzelterek balık sırtı örmeye başlamıştı. Arada saçımı çekiştiriyordu ve sanırım bunun farkında değildi. Tekrar çekiştirmesiyle öfkeyle
"Ahh! Ya Kiraz canımı acıtıyorsun!"
Diye bağırdım kendime engel olamadan. Her seferinde 'pardon, yanlışlıkla oldu, Ay özür dileirm' falan diyordu ama bu kadarı da yanlışlıkla olacak kadar değildi. Resmen bilerek çekmişti saçımı.
"Elim takıldı, pardon."
Özür diler gibi değilde dalga geçer gibi konuşmuştu bu defa. Ya da ben öyle anlamıştım bilmiyorum. Kiraz sağolsun saçımı çekiştire çekiştire örmeyi bitirdiğinde derste başlamak üzereydi. Canımı biraz acıtmıştı ama güzel örmüştü yalan yok. Babamın sıradan örgülerinden güzeldi en azından.
Arka sıradan gelip yanıma oturup elindeki küçük aynayı bana doğru tuttu. Nasıl olmuş der gibi bana bakarken "Eee beğendin mi?" diye sordu. Başımla onayladım onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh-u Revan (Tamamlandı)
Novela JuvenilBu kitap mefhum isimli kitabımın ikincisidir!!! Mefhumu okumadan bunu anlamanız zor olabilir ☺️ Ruh-u Revan; Ruhun zuhuru, ruhun akışı, ruhun ferahlığı anlamlarına gelir... Tanıtım, İnsan nedir? Bunu sorgulayarak başladım ben. Sahi insan nedir ge...