Bölüm:2 🏵️

149 22 0
                                    

~Yazardan~

Kaan ve Asaf apartmana girdiklerinde sessizce katları çıkmaya başladılar. Ferdi onlardan hemen önce apartmana girdiğinden sessiz ve hızlı olmaları gerekiyordu. Üçüncü kata çıktıklarında Kaan kapıya yaklaşıp dinlemeye başladı fakat içeriden ses gelmiyordu.

Birkaç dakika sonra içeriden gelen sesleri duyduklarında Asaf Öfkeyle kapıya yaklaştı.

- Kaan ağabey kenara çekilir misin?

Kaan kenara geçerken kulağını kapıya yasladı Asaf. Ne dediğini anlamasa da Ferdi'nin bağırtılarını duyabiliyordu. Ona olan öfkesi daha da artarken kapıyı sert bir şekilde yumruklamaya başladı. İçeriden gelen sesler kesilirken bir iki dakika içinde kapı açılmıştı. Ferdi öfkeli bakışlarını Asaf ve Kaan da gezdirip dayılanarak "Ne oluyor lan! Siz kimsiniz?" diye sorduğunda evin içine girip yakasından tutarak sert bir kafa attı Asaf. Öfkeyle "Bu oluyor!" diye bağırırken Ferdi'yi yere serdi ve Kaan'a döndü. "Ağabey sen şuna bak ben de Hilal'i alayım." Kaan onu başıyla onayladığında içeri doğru ilerledi. Kapısı kapalı olan odayı tıklayıp Hilal'e seslendi. "Hilal?"

"A-Asaf? Geldin mi? Bekle başımı örtüp geliyorum."

Hilal odadan çıktığında, morarmış gözlerinde yaşlarla, patlayan dudağının kenarından akan kanla Asaf'ın karşısına geçtiğinde, Asaf'ın öfkesi katbekat artarken dış kapıya doğru hışımla ilerleyip hâlâ yerde yatan Ferdi'nin üzerine oturdu ve art arda indirdi yumruklarını.

- Ulan şerefsiz herif!
Bu kızın bu hali ne lan!
Biz sana bu kızı bu hale getir diye mi emanet ettik?

Her cümlesinin sonunda bir yumruk indirirken Ferdi'nin yüzü kan revan içinde kalmıştı. Asaf içinde dinmek bilmeyen öfkesiyle yumruğunu Ferdi'nin yüzüne indirmeye devam ediyordu. Ta ki Kaan onu durdurana kadar. Kaan'ın zoruyla ayağa kalktığında bakışlarını yerde baygın bir halde yatan Ferdi'den çekmeden duvara yaslandı. Sinirden titreyen çenesini sıkarak kendini sakinleştirmeye çalışırken sağ eline giren ağrıyla ufak bir inilti çıktı dudaklarından. Sağ elini kullandığının farkına bile varamamıştı.

~Asaf'tan~

Elime giren feci ağrıyla kendimi sıkarken Kaan ağabeyin kapıyı kapatıp söyledikleriyle ona döndüm.

"Lan ne bu öfke bu celal?"

"Az sakin olsana, polise ne diyeceğiz şimdi?"

Derin derin nefes alıp vererek sakinleşmeye, sinirimi yatıştırmaya çalışırken tekrar Kaan ağabeye döndüm.

"Ağabey, görmüyor musun kızı ne hale getirmiş? Haketti şerefsiz!"

Kaan ağabey endişeyle beni süzüp haklısın der gibi hafif başını eğerken Hilal de yanımıza gelmişti.

- Asaf iyi misin?

- Buz var mı?

Hilal evet anlamında başını sallayıp mutfağa geçerken arkasından seslendim. "Biraz da su"

Hilal istediklerimi getirdiğinde suyu elinden alıp Kaan ağabeye uzattım. "Ağabey sen şunu ayıltır mısın?"

Kaan abi beni onaylayıp Ferdi'yi ayıltırken buz kalıbını alıp titreyen elimin üzerine bastırdım.

***

Kaan ağabey Ferdi'yi ayılttıktan sonra karakola gelmiştik. Tabii ki Ferdi anında benden şikayetçi olmuştu. Komiserin masasının önünde ki sandalyelerden birine Hilal birine de ben oturdum. Kaan abi de Ferdi'yle ayakta bekliyordu.

- Komserim şikayetçiyim bu adamdan!

Göz ucuyla Ferdi'ye bakarken hiç beklemediğim bir şey daha söylemişti. Hilal'i gösterip "Bu kızcağızı da o bu hale getirdi!" dediğinde öfkeyle ayağa kalktım. Kaan ağabey bana engel olurken komiser de sert bir şekilde masaya yumruğunu indirip "Otur yerine! Hepinizi atarım bak içeri!" uyarısını yapmıştı. Komiseri başımla onaylayıp geri yerime oturdum.

Ruh-u Revan (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin