~Ahsen'den~
Kendimi yine sorgularken bulmuştum. Şimdi burada ölseydim, nasıl telafi edecektim her şeyi? Bir türlü tesettüre hazır değilim deyip duruyordum. Şimdi hazır mısın nefsim? Tam şuanda bu dumanlarla boğuşurken hazır hissedebildin mi? Şimdi her şeyi farkettiğin o andasın değil mi?
Evet işte şimdi, tamda bu anda bunu sorgulamak için ne kadar geç kaldığımı anladığım andaydım. İçinde bulunduğum dükkan alev alev yanarken o yangının altında çaresiz kaldığım an sorgulamaya başladım hayatımı, kararlarımı. Hep bahsederler ya, ölürken hayatımız bir film şeridi gibi geçermiş gözümüzün önünden, işte ben hayatımın gözümün önünden akıp gittiği o andaydım..
- Abla çekil!
Ali'nin sesiyle düşüncelerimden anında sıyrıldım. Ali'nin 'abla çekil' diye bağırmasıyla, kendini bana siper ederek yukarıdan düşen tahta parçasından kurtulmamı sağlaması bir olmuştu. Hiç düşünmeden kendini bana siper etmişti ve ben düştükten sonra o da kucağıma düşmüştü. Düştüğüm yerden canımın acısını önemsemeden, içimden ona bir şey olmaması için dua ederek Ali'ye baktım. Kucağımda baygın bir halde yatıyordu. Titreyen ellerimi yüzüne yaslayıp, gözyaşlarımın arasında çaresizce "Ali! Ali kalk!" "Aç gözlerini Ali!" diye bağırdım.
Açmıyordu gözlerini.. Bir kıpırdama dahi yoktu göz kapaklarında. "Ali nolur kalk.." "Bak çok korkuyorum!"
İçeri dolan dumanlar nefesimi keserken ard arda öksürmeye başladım. Gittikçe zorlaşıyordu nefes almam..
Pes edemezdim! Ali'yi buradan kurtarmam gerekiyordu. İtfaiyeye haber vereli on dakika olmuştu. Ne zaman geleceklerdi? Allah'ım yardım et nolur..
Mescid odasında sadece tavana yakın bir pencere vardı. Kapıdan da çıkamıyordum.. Aslında kapıyı açabilirdim ama neyle karşılaşacağımı bildiğimden korkuyordum. Belki de kapıyı açmak daha da kötüleştirecekti her şeyi.
Ali'nin başını yavaşça yere yatırıp ayaklandım. Kapının önüne gelip kulpunu tuttuğum gibi elim yandığından hızla geri çektim elimi. Kıyafetimle tutup kapıyı hafif araladım. Kaçacak hiçbir yerimiz yoktu.. Alevler her yeri sarmıştı. Kapıyı kapatıp Ali'nin yanına geri döndüm.
Çaresiz bir halde Ali'nin başını dizime yatırdım.
"A-Ali.. Aç gözlerini nolur..." "Ali yalvarırım aç gözlerini Ali nolur!"
Dinmeyen gözyaşlarımın arasından Ali'ye ne kadar yalvarsam da hepsi boşunaydı...
***
Yazardan
Asaf evden apar topar çıkıp arabasına atladı ve sürebildiği kadar hızlı sürerek sahafa doğru ilerledi. Aklı başından uçup gitmişti sanki. İki evladının da o yangının altında olması yüreğini sıkıştırıyordu. Sakin kalmaya, derin nefesler almaya çalıştı. Güçlü olması gerekiyordu. Çocuklarını o yangından kurtarması gerkekiyordu.
Sahafın yakınında toplanan kalabalığın arasında herhangi bir yere arabayı parkedip aracından indi. Sahafa doğru koşmaya başladı. İtfaiye ekipleri Yangını söndürmeye çalışıyorlardı ama çabaları boşa gibiydi.
- Asaf!
Kaan'ın sesiyle durup etrafına bakındı. Yanına hızlı adımlarla ulaşıp kendisine Korku dolu gözlerle bakan Erva ve Mihrimah'a baktı.
- Asaf sen nereden aldın haberi?
- Abi, Ahsen haber etti. Kurtardılar mı onları da?
Umutla sorduğu soru, Kaan'ın gözlerini kaçırmasıyla boşa gitmişti. Bir şeyler yapması gerekiyordu. Sahafa doğru ilerledi. İtfaiye ekipleri farketmeden içeri girip onları kurtarması gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh-u Revan (Tamamlandı)
Fiksi RemajaBu kitap mefhum isimli kitabımın ikincisidir!!! Mefhumu okumadan bunu anlamanız zor olabilir ☺️ Ruh-u Revan; Ruhun zuhuru, ruhun akışı, ruhun ferahlığı anlamlarına gelir... Tanıtım, İnsan nedir? Bunu sorgulayarak başladım ben. Sahi insan nedir ge...