Bölüm:29 🦋

56 12 24
                                    

~Ahsen'den~

Yangın olayının üzerinden bir hafta geçmişti. Yangını çıkaran kişi yakalanmıştı. Babam "Bunu yapmasını ona birisi emretmiş." demişti. Şimdi de o kişi aranıyordu.

Bu bir hafta içinde ben tesettüre alışmıştım, Ali kafasına saksı düşmüş gibiydi. Gerçi düşmüşte sayılırdı. Bir haftadır eskisi gibi ders çalışmıyordu. Yine çalışıyordu ama bize de vakit ayırıyordu. Bir hafta içinde tam üç kez Ömer ve Yusuf'la buluşmuşlardı. Ben yine Ömer mi dedim?

Ona yazdığım o mektuba hiçbir şey dememişti. Ne desindi ki? Şımarık bir kız geliyor, ben senden hoşlanıyorum ama bu ergence bir duyguymuş senden vazgeçtim diyor. Allah'ım ben niye böyle saçma bir şey yapmışım ya? Salak kafam! Ömer niye bunu bilsin ki? Bilmesin yani çok saçma!

- Ahseeen? Kızım geldik?

Babamın sesiyle başımı yasladığım araba camından kaldırdım. Ne ara gelmiştik ya?

- Hı? Baba.. Dalmışım özür dilerim.

- Sorun yok kızım, in hadi.

Neyse ki babam gülümseyerek şoför kapısını kapatmıştı. Ben de hızlıca indim arabadan.

Arif amcanın yanına gelmiştik. Babam eski asker arkadaşlarıyla derinlemesine bir araştırma yapmıştı ve çıkan sonuçtan kesin emindik. Babam Arif amcaya gerçekleri açıklayacaktı.

Ali heyecandan yerinde duramıyordu. Babam çok stresliydi. Ben de iki duygu da mevcuttu. Annem ise hepimizin tersine gayet sakindi.

Arif amcaların evine geldiğimizde babam kapı ziline basmış, beklemeye başlamıştık.

Kapıyı bize Veysel amca açmıştı. İçeri buyur ettiğinde önce babamla annem içeri girdikten sonra bizde içeri girdik.

Salonda ki karşılıklı koltuklardan birine annem babam ve Ali oturmuştu, birine de Veysel amca ve Arif amcanın eşi. Arif amca da onların yakınında tekerlekli sandalyesindeydi.

Tekli koltuklardan birine oturdum. Herkes çok gergin gibiydi. Veysel amca sanki Arif amcayı ondan alacakmışız gibi hüzünlüydü. Feride abla endişeli bakışlarıyla bizi süzüyordu. Arif amca ise duyacağı şeyler umrunda değilmiş gibi bakıyordu.

- Arif Bey, arkadaşlarımla birlikte araştırmayı tamamladık.

- Asaf Bey öncelikle, öz ailemi falan bulduysanız onların yanına gitmek gibi bir niyetim yok onu baştan belirteyim.

Kendi kendime içimden 'istesen de gidemezsin zaten...' diye geçirip babama baktım. Yine o donuk bakışlarla bakıyordu Arif amcaya.. Babamı bu halde görmek istemiyordum...

- İsteseniz de gidemezsiniz zaten..

Babam benim düşündüğüm şeyi söylemişti ve çok kısık bir sesle kurduğu cümle herkeste merak uyandırmıştı.

- Bakın size bunları açıklamak çok zor benim için.. Öz aileniz, sizin daha bebekken öldüğünüzü zannediyordu.

- Nasıl yani?

- Siz daha iki aylıkken, vefat eden bir bebekle sizin isminiz karışmış. O yüzden öz aileniz sizi öldü zannediyordu.

Arif amca sessiz kalmıştı. Şimdi yüzünde bir pişmanlık ifadesi vardı. Bunca zaman ailesine karşı öfkeliydi sonuçta, şimdi de gerçeği öğrenmişti. Birazdan öğreneceklerinden sonra ne yapacaktı kim bilir..

- Peki.. A-ailem kim?

Babam başını hafif öne eğmişti. Onun yerine konuşmayı devralmayı o kadar istiyordum ki şuanda. Babamın daha fazla bu olayların yükünü kaldıramamasından korkuyordum.

Ruh-u Revan (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin