~Ali Enes'ten~
Sabah gördüğüm kabus yüzünden bir türlü kendime gelememiştim. Kalkıp okula gitmem gerkekiyordu ama kendimde o gücü bulamıyordum. Atlas'ın nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde bize ulaştırdığı o video kayıtları... Zihnimden hiç çıkmıyordu. Sabaha kadar da uyuyamamıştım. Anca sabah namazından sonra uyumuştum onda da kabus görmüştüm. Babamın yaşadığı her şeyi ben yaşamıştım rüyamda..
Babamın, Enes amcamın yaşadıkları ciddi anlamda basit değildi. Annem babamın göreve gittikten dört ay sonra bulunduğunu söylemişti. Dört ay boyunca o işkencelere maruz kalmışlardı.. Babamın neden bu kadar etkilendiğini de çok daha anlamıştım. Hatta, olması gerekenden daha iyi bir psikolojideydi babam..
*
Çok şükür bir buçuk ayın ardından artık fakülteye gidebilecektim.. Sınavlara iki gün vardı ve ben bunca konuyu nasıl yetiştireceğimi asla bilmiyordum.. Birkaç dersi alttan almak zorunda kalmıştım. Aynı zamanda Kurra hafız olabilmek için, eğitime gittiğimden geçen senelerde eksiklerim vardı. Bu eğitimi aldığımı sadece ailem biliyordu, birde Adem hoca.. Başka kimsenin haberi yoktu.
Erva ile birlikte gelmiştik fakülteye. Ablam sağolsun! Ömer abiyle bizim eve kadar gelmişler, bizi bırakmışlardı. Ben önden o arkadan fakülteye girdik. Arkamı dönmeden, "hangi sınıftaydık?" Diye sordum.
- Sen de iyice unutkan oldun Ali..
Sözlerinde bir ima vardı sanırım. Ya da bana öyle geldi bilmiyorum. Gerçi haklıydı, hiç olmadığım kadar unutkandım..
- Peki, diyerek üst kata çıkan merdivene yöneldim.
- Ali dur, ya zemin kattayız. Özür dilerim, seni kırmak istemedim.
Dediğinde durup tamamen ona döndüm ve başımı yere doğru eğdim.
- Şey, kırılmadım ki Erva, hanım.
Böyle dememe kızıyordu ama bende ismiyle hitap edemiyordum işte.. Bir süre ikimizde hiçbir şey konuşmadan olduğumuz yerde kaldık.. En sonunda Erva,
- Z06..
Dedi ve önümden hızlı adımlarla geçip gitti. Ben ise öylece kalmıştım... Ne garip bir konuşmaydı bu şimdi? O benden ben ondan kaçıyordum sanki ve iyice saçmalamıştım.
Dersin başlamasına az kalmıştı. Hızlıca fakülteden çıkıp olabildiğince hızlı adımlarla kampüs markete gittim. Birkaç tane çikolata, bir tane de çikolatalı süt aldıktan sonra tekrar fakülteye geçtim hızlıca. Erva'nın gönlünü almam gerekiyordu. Kimsenin kalbini kırmayacağıma dair bir karar almıştım. Ve yine saçmalamış Erva'yı kırmıştım. Mutlaka gönlünü almalıydım.
Sınıfa girdiğimde birkaç arkadaşım yanıma gelmişti.
- Ali! Çok şükür oğlum neredesin sen ya?
- İyisin değil mi?
- İyi iyi baksanıza, kanlanmış canlanmış.
Üçüne ayrı ayrı gülümseyerek teşekkür ettim. Sağolsunlar, dört yılım onların vesilesiyle çok güzel geçmişti.
- Allah razı olsun hepinizden.. Yanımda olduğunuz için.
Sırayla sarılıp kucaklaştıktan sonra onlar tekrar oturdukları sıraya geçerken bende en ön sıraya oturdum.
Bugün Adem hocayla son dersimiz vardı.. Çok mahcuptum ona karşı.. Bir yanım buruk, bir yanımda onunla bir kez daha derse katılacağım için mutluydu. Okulun son bir ayında gelememek içimde bir sızı olarak kalacaktı açıkçası. Bu okulda öğrenci olarak son günlerimdi sonuçta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh-u Revan (Tamamlandı)
Ficção AdolescenteBu kitap mefhum isimli kitabımın ikincisidir!!! Mefhumu okumadan bunu anlamanız zor olabilir ☺️ Ruh-u Revan; Ruhun zuhuru, ruhun akışı, ruhun ferahlığı anlamlarına gelir... Tanıtım, İnsan nedir? Bunu sorgulayarak başladım ben. Sahi insan nedir ge...