Bölüm:9 🌿

69 18 10
                                    

~Yazardan~

Eve geldiklerinde babasına hiçbir şey söylemeden odasına geçip kapısını kilitledi Ahsen.

Nasılda gülmüşlerdi ona. Annesi doktorken babası sekreter diye dalga geçmişlerdi. Eskiden pek önemsemezdi Ahsen bunu. Fakat şimdi sorguluyordu. Neden annesi babasından daha iyiydi?

Aklına gelen düşünceler kendisini kötü hissetmesine sebep olurken yatağına uzanıp tavana dikti bakışlarını. Babasının sekreter olmasının kötü yanı neydi ki? Doktorları sekreterlerden Üstün görmek nasıl bir düşünceydi?

"Neler düşünüyorum ben?" diye sordu kendine. Ailesinden utandığını hissediyordu. Neydi bu his?

Uzandığı yataktan doğruldu. Kardeşiyle konuşmak istiyordu. Uzun zamandır ilk kez kardeşiyle dertleşmek istemişti. Odasından çıkıp kardeşinin odasının önüne geldi. Kapısını tıklattığında içeriden hiç ses gelmemişti.

"Kızım kardeşin okulda."

Babasının seslenmesiyle arkasına döndü Ahsen. "Şey, unutmuşum." diye kısa bir açıklama yaparak, başka bir şey demeden babasının yanından geçip mutfağa girdi Ahsen. Buzdolabını açıp yiyebileceği bir şeyler var mı diye baktı yalandan. Canı bir şey istemiyordu ki. Babasının mutfağa girdiğini duyduğunda gerginlikle buzdolabının kapağını örtüp masada sessizce oturan babasının yanına oturdu.

- Kızım, ben sana yetemiyor muyum?

Babasının ses tonu hiç hoşuna gitmemişti. Sanki anlamıştı içindeki duyguları, babasına karşı hissettiği boşluğu anlamıştı sanki. Babasının içerlediği şey, Ahsen'in yüreğini sızlatırken babasının omzuna yasladı başını. "Neden öyle düşündün ki baba?"

"Ne bileyim kızım okulda revirdeyken sarılmadın bana, sanki aramızda bir sorun varmış gibi..."

Hızlıca başını iki kez sağa sola salladı Ahsen "H-hayır baba, öyle bir şey yok..."

Konuyu değiştirmek için hızlıca bir şeyler düşünmeye başladı. Babasının ve annesinin hikayesini öğrenmekle başlayabilirdi. Belki sorularının cevabını da bu sayede bulurdu.

- Baba, annemle nasıl tanıştınız?

Sorusuyla başladı. Yüzünü babasına doğru çevirdiğinde onun yüzüne yerleşen kocaman gülümseme mutlu etmişti onu, anlaşılan konuyu değiştirmeyi başarmıştı.

- Daha sekiz yaşındaydık annenle. O zamandan beri aşığız birbirimize. İlkokulda beraberdik, ortaokulda taşındılar, ben o zamanlar helale harama dikkat eden biri haline gelmiştim. Sonra bir gün tekrar çıkıp geldi annen. O içimdeki heyecanı ne sana ne annene anlatabilirim. Lise yılları da geldi geçti biz Trabzon'a taşındık. Ben çok bekledim anneni, tıp okuduğu için okulumun bitmesini bekleyeceksin dedi bana. Bekledim ben de sonra...

Heyecanla hikayeyi dinlerken babasının sessizleşmesiyle doğrulup babasının yüzüne odaklandı Ahsen. Gözlerinde anlam veremediği duygular belirmişti. Hüzünle harmanlanmış, pişmanlık duygusu peydah olmuştu bakışlarında. Kaşları hafif çatılmış bakışları önündeki masaya kilitlenmiş. Ona bakmasıyla da masanın üzerinde ki titreyen elini saklamak ister gibi aşağı indirmişti.

- Baba bir sorun mu var?

- Sorun yok kızım. Benim işe gitmem lazım. Seni almak için izin almıştım artık gitmem lazım.

Babası telaşla ayaklanıp mutfaktan çıktığında derin bir nefes alıp dışarı verirken çenesini önündeki masaya yasladı Ahsen. Tahmin ettiği gibiydi belki de. Babası, annesi tıp okurken kendisi iki yıllık bir bölüm okuyup sekreter olduğu için üzülüyordu belki de. Birde babasının elinin titremesi vardı. Bu zamana kadar hiç soramamıştı ama merak ediyordu nedenini de.

Ruh-u Revan (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin