10 Sene Önce

442 45 153
                                    

  Telefon yüzüme kapandığında eve gelmiştim. Sinirle direksiyona vurdum.

"Pezevenk!"

  Hızla bir kez daha direksiyona vurdum. Tam küfür edecektim ki bu aralar çok fazla küfrettiğimi fark ettim. Ağzım çok bozulmuştu bu lanet İstanbul yüzünden. Ama bir andan da hırsımı alamıyordum bir türlü.

"Anası pis herif! Ya da kadın. Artık ne haltsan!"

  Telefonumu alıp arabadan indim. Kapıyı çarpıp apartmana yürüdüm. Koşa koşa eve girip kapıyı kilitledim. Hem üstten hem de alttan iki kere kilitledim.

  Derin bir nefes vererek salona gittim. Telefonu koltuğa fırlatırken ellerimi saçlarımdan geçirdim. Geçmişi yokladım. Hayır ya hayır! O ara sokakta sadece ben, babam ve ağabeyim vardı. Ve ismini hatırlamadığım o yaşlı adam. Ya da bana ismini söylememiş miydi? Hatırlamıyordum.

"Bizden başka kimse yoktu orada!"





10 Yıl Önce:

"Nereye getirdin bizi seni aptal?"

  Babamın dediğini duymamazlıktan geldim. Bir elim kolunda yürümeye devam ederken bir anda saçımdan tutmasıyla kafam geriye savruldu. Ağzım açılırken bağırmamak için kendimi zor tuttum.

"Bir işler mi çeviriyorsun sen kaltak!"

  Çok az kalmıştı. Birkaç metre kalmıştı sadece.

"Hayır. Çevirmiyorum."

  Babam saçıma daha da asılırken bu sefer acımdan inledim. Yüzünü yüzüme yaklaştırdığında alkol kokusunu daha rahat alıyordum.

"Umarım öyledir."

  Saçımı hışımla bıraktığında geriye doğru savruldum. Elim saç diplerini buldu. Kafamın arkasını ovarken gözlerim dolmuştu. Ağlama Verda. Az kaldı Verda. Kurtulacaksın.

"Yürü orospu çocuğu!"

  Babam kolumdan tutup sürüklediğinde koşarak ona ayak uydurmaya çalıştım. İçimdeki Verda ise seviniyordu. Kendi ölümüne koşa koşa gidiyordu.

  Gördüğüm mavi varil ile birkaç adım daha attıktan sonra arkama baktım. Her yeri kolaçan ettim. Dediği gibi kimse yoktu. Yürümeyi bıraktığımda babam bana döndü.

"Ne oldu, niye durdun?"

  Yutkunmaya çalıştım. Buraya kadar geldin Verda. Şimdi vazgeçemezsin.

"Niye konuşmuyorsun sürtük!"

  Yüzüme sert bir tokat attığında dengem sarsıldı ama düşmedim. Bu tokat benim kendime gelmeme yardımcı oldu. Bir hışımla ceketimin içinde sakladığım bıçağı çıkardım. Daha babam ne olduğunu anlamadan bıçağı kalbine sapladım. Her tarafıma kan sıçrarken durmadım. Bıçağı çıkarıp saplamaya devam ettim. Kaç bıçak darbesi atmıştım saymamıştım ama her darbede gözümün önüne annemle bana yaşattıkları geliyordu. Ve daha da hırslanıyordum. Bütün hıncımı çıkarıyordum.

  Gözlerimin dolduğunu hissettim. Bana bunları yaşattığı için ondan nefret ediyordum. Beni yaşarken babasız bıraktığı için, anneme ve bana dünya üzerinde cehennemi yaşattığı için, beni katil yaptığı için ondan nefret ediyordum.

  Saçımın çekildiğini hissetmemle durdum. Bir anda ağabeyimin suratı gözümün önüne geldi.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen!?"

İstanbul KatiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin