Sohbet

307 32 79
                                    

Saçlarımın okşandığını hissetmemle gözlerimi açtım. Odanın karanlığına alışabilmek için biraz beklemem gerekti. Bu sırada saçımdaki el hala çekilmemişti. Sinirle saçlarımı elin sahibinden kurtardım.

"Sana bana dokunma diye kaç defa söyleyeceğim?"

İstanbul'un kıkırtısı odayı doldurdu. Yatağın kenarına oturmuş, saçlarımla oynuyordu. Yeşil gözleri her zamanki gibi çok güzel görünüyordu.

"Korkarım lafını hiçbir zaman dinlemeyeceğim dedektif."

"Ama benden senin lafını dinlememi isteyeceksin, öyle mi İstanbul?"

Sırtımı yatak başlığına yaslayıp dik bir oturuşa geçtim. Gözlerim karanlığa alıştığından ötürü İstanbul'u daha net görüyordum.

"Lafımı dinlemeyeceğini ikimiz de biliyoruz dedektif."

"Aslan USB'yi biliyor mu?"

Aklıma gelen soruyu direkt sordum. Korkumu belli etmek istemiyordum ama gergindim. Bu sırrı ne kadar çok kişi biliyorsa o kadar tehlikedeyim demekti.

"Hayır dedektif, bilmiyor. Söyledim ya sana, benden başka kimse sırrını bilmiyor."

Rahatlayarak derin bir nefes verdim. Saçlarımı elimle toplayıp sağ omzumda serbest bıraktım.

"Ona söyleyecek misin? Ya da Oktay ve Aysun'a?"

"Hayır." Kesin ve net cevabımı daha da rahatlamama sebep oldu.

"Bu sır seninle benim aramda dedektif. Kimse bilmeyecek. Biraz zor ama en azından bu konuda bana güvenebilirsin."

Ses tonu dediklerini kanıtlar gibi kendinden emindi. Eğer bu kişi İstanbul olmasaydı muhtemelen gönül rahatlığıyla güvenebilirdim. Ama konu İstanbul olunca kafam karışıyordu.

"Neden? Yani neden en yakın arkadaşlarına söylemiyorsun ki? Benim sırrım seni ilgilendirmiyor sonuçta."

"Seninle ilgili her şey beni ilgilendiriyor dedektif."

"Beni takıntı haline mi getirdin?"

İstanbul derin bir nefes verdi.

"Hayır dedektif. Ne alakası var? Konudan konuya atlama."

"O USB'ye nasıl ulaştın?"

"İyi ki konudan konuya atlama dedim." diye mırıldandı. Bense cevabını bekliyorum.

"Ben istediğim şeyi elde ederim dedektif. İsteyip yapamadığım hiçbir şey olmadı. Olamaz da."

"Kendine fazla güveniyorsun." Yüzümü buruşturdum. "Çok egolusun."

"Ama bu egonun altı boş değil dedektif."

Megaloman herif!

"Bir gün duvara toslayacaksın."

Alayla güldü.

"Ve o duvarı sen mi inşa edeceksin dedektif?"

Aynen öyle.

"Ben hisleri kuvvetli bir insanım. Duvara tosladığında sana bu laflarını hatırlatacağım."

"Heyecanla bekleyeceğim dedektif."

Oflayarak kafamı çevirdim. Her seferinde böyle oluyordu. Ben onu tehdit ediyordum, o benimle alay edip geri püskürtüyordu. Bu durumdan sıkılmış ve harekete geçmek istiyordum. Ama en çok güvendiğim kişi bile İstanbul'un en yakın arkadaşı çıkmıştı. Destek alabileceğim kim vardı ki? Ben bir şekilde Aslan'a ulaşıp kurtulma hayalini kuruyordum. Ama şimdi kime ulaşırsam ulaşayım Aslan'ın beni engelleyeceğini biliyordum.

İstanbul KatiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin