Sorgu Sual Meleği

363 35 31
                                    

Başımın ağrısı ile kendime geldim. Gözlerimi açmak için mücadele verirken yanı başımdan gelen seslerle uyanmak için acele etmemeye karar verdim.

"Uyanmadı mı hala?"

"Yok uyandı. Baksana horon tepiyor. Nasıl görmezsin?"

"Her zamanki gibi şakacılığın üstünde anlaşılan."

"Ne şakası lan? İt oğlu it! Senin yüzünden oldu zaten bunların hepsi. Her şeyi mahvettin!"

İstanbul bağıra bağıra konuşmamak için dişlerini sıkıyordu ama sinirli olduğu belliydi. Aslan'ın sesi yorgun çıkıyordu. En son olanlar aklıma gelince tekrar vücudumdan bir sinir dalgası geçti.

"Verda'nın kapı dinleyeceğini nereden bilebilirdim?"

"Her şeyi bekleyeceksin bu kadından."

"Övdün mü gömdün mü?"

"İkisi de."

Daha fazla dayanamayıp gözlerimi açtım. İlk önce Aslan'ın yüzünü gördüm. Gözünün altı morarmıştı ve elinde buz tutuyordu. Dudağı ve kaşı patlamıştı. Sağ yanağı kıpkırmızıydı. Yüzünün o halde olduğunu görmek hem içimi rahatlattı hem de içimdeki ateşi körükledi.

"Ooo, uyanmışsın kafes dövüşü güzeli."

Aslan'ın sırıtmaya çalışarak dediği ile hışımla ayağa kalkmıştım ki başımın dönmesi ile tekrar koltuğa düştüm. İstanbul anında yanıma gelip elini bana uzattı ama onu ittirdim.

"Dokunma bana!"

"Yardımcı olmaya çalışıyorum dedektif."

"Beni bayıltarak mı? Kaçıncı oldu lan bu! Sürekli bir yerlerinden bez çıkarıp ağzıma dayıyorsun! Sürekli götünde mi saklıyorsun o bezi!?"

Aslan son kurduğum cümleye gür bir kahkaha attı ama yanakları acımış olacak ki inleyerek gülmesini kesti.

"Ne yalan söyleyeyim Verda haklı."

İstanbul ona yandan sinirli bir bakış attı.

"Kes sesini geri zekalı!"

Aslan teslim olur gibi ellerini havaya kaldırıp koltuğa oturdu. Onun bu rahatlığı beni delirtiyordu ama tekrar ayağa kalksam başımın döneceğini biliyordum. Zaten yanımda oturan İstanbul da buna izin vermezdi.

Aslan buzu gözünün altına tutarken işaret parmağıyla yüzünü gösterdi.

"Memnun musun eserinden Verda Dedektif?"

"Tam bir şaheser yaratmışım ama sol gözündeki morluk sağ gözünde de olsa daha güzel dururdu. Yapayım mı?"

Ayağa kalkmaya yeltenmiştim ama tahmin ettiğim gibi İstanbul kolumdan tutmuştu. Tiksinerek elini ittirdim.

"Aman aman, tut şunu. Atlayacak gene üstüme."

"Beter ol!"

"Ayıp, insan meslektaşına böyle der mi?"

"Utanmadan karşımda bu cümleyi kurabiliyor musun lan sen!?"

"Tamam tamam, sustum."

Bir İstanbul'a baktım bir de Aslan'a. İkisine ithafen konuştum.

"Susmak falan yok. Her şeyi en başından anlatacaksınız."

"Onu söyleyemiyoruz maalesef."

"Aslan senin ağzına sıçarım!"

"Küfürlerini özlemişim. Eminim dostumun yanında daha yaratıcı küfürler üretmişsindir."

"Hala dostum diyor ya!"

İstanbul KatiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin