Eve geldiğimiz gibi Aysun beni odaya çıkartmıştı. Kapıyı üzerime kilitleyip gitmişti. Bağırıp çağırmayı düşündüm ama daha sonra bunun hiçbir işe yaramayacağına karar verip vazgeçtim. Bu sadece bana güvenmelerini zorlaştırırdı. Benim amacım ise bana az da olsa güvenmeleri ve bana bir şeyler anlatmalarıydı.
Ellerimi göğsümde kavuşturmuş odanın içinde volta atıyordum. Oflaya puflaya dolanırken Kafamda bir plan yapmaya çalışıyordum ama daha bu odanın dışına bile çıkamazken plan yapmam çok zordu.
Aysun'un anlattıklarını düşündüm. Belki de bininci kez. İstanbul'un ne yapacağını ya da ne düşündüğünü kestiremiyordum. Aysun ve Oktay geçmişimi bilmiyordu. Ya da belki de bilmiyormuş gibi davranıyorlardı.
Elimi ağzıma götürüp esnedim. Uykum gelmişti ama belki birisi odaya girer diye uyuyamıyordum. Kaç saattir kimsenin geldiği de yoktu. içimden İstanbul bütün gece işkence yapar kesin diye geçirdim. Hem kom neden benim yanıma uğrasın ki? Eğer İstanbul gelecekse ben uyuduktan sonra gelirdi muhtemelen.
Banyoya gidip dişlerimi fırçaladım. Üstümü çoktan çıkarmıştım zaten. Odaya geri döndüğümde yorganı açıp yatağa girdim. Sadece burnum dışarıda kalacak şekilde yorganı kafama kadar çektim.
"Tez zamanda geberirsin umarım İstanbul."
𝄡
Saçlarımda hissettiğim el ile kıpırdamadım. Nefesimi tutmuş bir şekilde yatıyordum. Daha sonra İstanbul'un ne kadar dikkatli olduğu aklıma geldi ve nefesimi tutmayı bıraktım. Yavaş ve düzenli nefesler almaya başladım. İstanbul parmağına bir saç tutamını dolayıp bıraktı. Kulağımda sıcak bir nefes hissettiğimde tüylerim diken diken oldu. Sanırım bunu o da fark etmişti. Kulağıma değen dudakları hareketlendiğinde sırıttığını anlamıştım.
"Uyanık olduğunu biliyorum sinsi dedektif."
Gözlerimi açıp açmamakta kararsız kaldım. Anladığı belliydi ve eğer uzatırsam aptal durumuna düşerdim. Öte yandan uyanık olduğumu bildiğinden konuşmazdı da. Belki ben ona soru sorabilirdim.
Yavaşça gözlerimi açtım. İstanbul geri çekildiğinde hafifçe kafamı kaldırdım. Hala yatıyordum ama yüzünü daha net görüyordum. Yeşil gözleri ise her zamanki gibi parlıyordu. Yatağın ucuna oturmuş, sırtını yatak başlığına yaslamıştı.
"Günaydın demek için biraz erken dedektif."
Derin bir nefes aldım. Gözlerim kısıldı.
"Doğruyu söyle. Niye saçlarımı okşayıp duruyorsun?"
Omuz silkti. Cevap vermesini bekledim ama ağzını açmadı.
"Cevap vermeyecek misin?"
Yine bir şey demediğinde göz devirdim. Konuyu değiştirmeye karar verdim.
"Güven testini geçebildim mi bari?"
İmalı ses tonumla sorduğum soruya kıkırdadı.
"Geçtin geçtin."
"İkisini de öldürdün dimi? Niye öldürdün? Nasıl öldürdün? Nereye bıraktın cesetleri?"
İstanbul kıkırdadı.
"Soru sormayı ne kadar çok seviyorsun dedektif."
"Umarım sende sorulara cevap vermeyi seviyorsundur."
Dediğime gülse de bir şey demedi. Cevap vermeyecekti anlaşılan. Benim için daha önemli olan konuya geçtim.
"Aysun ve Oktay geçmişimi biliyor mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Katili
Mystery / ThrillerYüzümdeki kar maskesinden dolayı görmeyeceğini bilsem de tek kaşımı kaldırdım. "Niye beni kaybetmek istemiyormuşsun? Yoksa elinde şantaj yapıp kullanabileceğin kimse kalmadı mı?" Cümlemi bitirir bitirmez kafamı araba camından çıkarıp arkamızdaki pol...