Kabus

412 40 124
                                    

  Lev ile trafikte sıkışıp kalmıştık. Ne o konuşuyordu ne de ben. Hala üzerimdeki siniri atamamıştım. Bu sinirim hem İstanbul'a hem de Akif denen herifeydi.

  Işıkta durduğumuzda gözlerimi kapatıp derin bir nefes verdim. Aptal şehir! Bu kadar kalabalık olmak zorunda mısın?

"Sanırım konuşmak için uzun bir zamanımız var Verda Hanım."

  Lev'e döndüğümde bana baktığını gördüm.

"Ne konuşmak istiyorsanız konuşabiliriz Lev Bey."

"Açıkçası kafamı karıştıran bazı noktalar var."

  Kafamı sallayarak devam etmesini bekledim.

"Neden İstanbul sadece size görünüyor? Neden sürekli sizin etrafınızda?"

  Kaşlarım çatıldı. Evet,bu soruların cevaplarını ben de merak ediyordum ama Lev'in sorma şekli çok farklıydı. Sanki beni suçluyor ya da sorguluyor gibiydi.

"Bunu ben de bilmiyorum. Ama öğreneceğim."

"Bir an önce öğrensek iyi olur Verda Hanım. Sizden ricam hafızanızı yoklar mısınız? Sizin etrafınızda bu kadar dolaştığına göre belki de tanıdığınız biridir."

  Önüme döndüğümde yeşil yandı. Lev arabayı çalıştırıp gaza basarken pencereden dışarıya baktım.

"Emin olun, eğer onun gibi birisini tanısaydım hatırlardım."

"İnsanlar kendilerini farklı tanıtabilirler Verda Hanım. Söylesenize, hiç mi yeşil gözlü biri hayatınıza girmedi?"

  Lev böyle söyleyince düşünmeden edememiştim. Açıkçası gerçekten hatırlamıyordum. Elbette girmiş olma ihtimali çok yüksekti ama ben hatırlamıyordum.

"Dediğim gibi Lev Bey, hatırlamıyorum. Eğer birisinden şüphelenseydim bir şeylerden emin olmak için zaman kaybetmez, direkt size söylerdim merak etmeyin."

  Alttan alttan soktuğum lafla tek kaşı havalandı. Fakat hemen yüzündeki ifadeyi değiştirip tekrar ifadesiz bir hale büründü.

"Anlıyorum Verda Hanım. Sadece düşünmenizi istiyorum. Belki de pek yakınınız değildi. Ya da siz onu tanımazken o sizi tanıyordu."

"Sanmıyorum."

"Demek istediğim..."

"Ne demek istediğini anladım Lev Bey. Fakat her zaman yalnız bir insan oldum. Kendimi herkesten soğuttum. Yani geçmişten birisinin bana aşık olup peşime düşmesi mümkün değil. Öyle bile olsa neden böyle bir yol izlesin? Neden bir seri katil olarak dikkatimi çekmek istesin? Kusura bakmayın ama epey saçmalıyorsunuz. Ya da kafanızda başka bir düşünce var ve o düşünceyi bu tarz sorularla ağzımdan laf almaya çalışıyorsunuz. Umarım yaptığınız şey her ne ise bu ikincisidir." 

  Lev ağzına kelimeleri tıkadığım için pek memnun olmamıştı. Fakat bu memnuniyetsizliği aynı zamanda ne yapmaya çalıştığını anladığım içindi. Sen giderken ben dönüyordum Lev.

"Yine de dediklerimi dikkate almanızı isterim."

  Kafamı sallayarak geçiştirdim. Canım konuşmak istemiyordu. Moralim fazlasıyla bozuktu.

  Aklıma Afra geldi. Onunla bir ara buluşmam gerekiyordu ama şu sıralar bu pek mümkün değildi. Öte yandan onunla konuşup kafa dağıtmaya da ihtiyacım vardı. En azından şimdilik böyle hissediyordum. Duygularımı her an değişebilirdi.

  Eğer bu hafta sonu bir iş çıkmazsa onunla buluşacaktım. Şimdiden söylememeye karar verdim. Ne olacağı belli olmuyordu sonuçta. Akşam onu arayıp biraz laflardık. Bu bile bana yeterdi.

İstanbul KatiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin