Bilincim yarı açık yarı kapalıydı. Kapının açılma sesi geldiğinde kafam yere düşerken bir el kafamı tuttu. Kafamı arkaya yaslayıp üzerime eğildiğini hissettim. Kapıdan gelen hafif esinti ile üşümeye başladım. Emniyet kemeri açılırken üzerime eğilen kişi bir kolunu bacaklarıma diğer kolunu boynumun altına doladı. Arabadan beni çıkardığında soğuk rüzgar bütün bedenimi ele geçirmişti. İster istemez titrediğimde beni daha çok kendine bastırıp kollarını etrafıma sardı. Kaşlarım çatıldı.
"İstanbul?"
Sesim uykulu olduğumdan mırıltı gibi çıkmıştı.
"Benim dedektif."
Kafamı kaldırıp yüzüne bakmak istemiştim ama gözlerimdeki kumaş aklıma geldi. Aynı kumaş bileklerimde de vardı. Zihnim yavaş yavaş açılırken neler olduğunu hatırlamaya başlıyordum.
"Beni kucağına almak yerine uyandırabilirdin."
"Uyandırmak istemedim dedektif."
Yürümeyi kısa bir an bıraktı. Ayağıyla bir şeyi itti ve yürümeye devam etti. Arkasından kapıyı ayağıyla kapatırken evin sıcaklığı insanı mayıştıracak cinstendi.
İstanbul bir yere kadar yürüdü. Kucağından beni indirip koltuğa oturttu. Gözlerimdeki bandajı açtığında gözlerim tekrar kapandı. Sarı ışığa alışana kadar gözlerimi açamazken İstanbul bileğimdeki kumaşı da çözmüştü.
"Yeni evimize hoş geldin dedektif."
Yüzümü buruştururken hala tam net göremiyordum.
"Benim evim değil senin evin."
"Laf yetiştirmeye başladığına göre kesinlikle uyanmışsın dedektif."
Göz devirdim. Kısaca bir salonu incelediğimde yeşil, kahve ve bej tonları hakimdi. Modern ve şıktı. Önceki eve göre biraz daha fazla süs vardı. Büyük televizyonun arkasındaki duvar tuğladandı ve çok güzel görünüyordu. Televizyonun altında da yapay bir şömine vardı. Aslında önceki eve kıyasla burası daha güzeldi.
"Ülkece aranan bir katil olunca her yerde evin oluyor tabi."
Mırıldanır gibi söylemiştim ama duymasını da istemiştim. Soktuğum lafla sırıttı.
"Acıktın mı? Su ister misin? Veya herhangi bir şey?"
"Beni odaya kilitleyecek misin?"
"Hayır. Nasılsa artık kaçamayacağını anlamış olman gerekiyor." Bana yan yan baktı. "Yani umarım dedektif."
"Oktay ve Aysun nerede?"
"Kendi evlerine gitmişlerdir."
Kaşlarım kalktı.
"Burada kalmayacaklar mı?"
"Onların kendi evleri varken neden burada kalsınlar dedektif?"
Omuz silktim.
"Bilmem. Grupça cinayet işlediğiniz için birlikte kalırsınız sanıyordum."
İstanbul kaşlarını çattı.
"Grupça cinayet işlemiyoruz dedektif. Bu işin içinde sadece ben varım, başkası değil."
"Sana yardımcı olarak ve sırrını koruyarak bu işin içinde oluyorlar İstanbul."
"Onlar cinayet işlemedi dedektif. Sandığın gibi bana yardım da etmiyorlar. Senin her şeyi yapabilme ihtimaline karşılık tedbir aldık, o kadar. Onlar yirmi dört saat benimle birlikte değiller."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Katili
Misterio / SuspensoYüzümdeki kar maskesinden dolayı görmeyeceğini bilsem de tek kaşımı kaldırdım. "Niye beni kaybetmek istemiyormuşsun? Yoksa elinde şantaj yapıp kullanabileceğin kimse kalmadı mı?" Cümlemi bitirir bitirmez kafamı araba camından çıkarıp arkamızdaki pol...