İsteksiz ve sıkılgan bir şekilde odanın içinde volta atmaya devam ettim. İstanbul beni kaçıralı neredeyse iki hafta oluyordu ama hala odadan dışarıya çıkamıyordum. Aysun ile olan konuşmamızdan sonra onu bir daha görememiştim. Sadece İstanbul arada sırada yemek getiriyordu. Bazı geceler gelip saçlarımı okşamaya kalktığında onu kovuyordum. Dün akşam başarısız bir kaçma girişiminde bulunmuştum. Artık daha fazla bu duruma dayanamıyordum. Burada resmen esirdim. İstanbul da görevlerimi söylemiyordu. Yapacak hiçbir şey yoktu!
Oflayarak yürümeyi bırakıp bir ayağımı çocuk gibi yere vurdum. Burada amaçsız bir şekilde duruyordum. Sinirle kapıya gittim. Kapıyı yumruklayıp tekmelemeye başladım.
"İstanbul! Duyuyor musun beni!? Alo!?"
Kapıya daha sert vurdum.
"Seni lanet olası herif! Beni duyduğunu biliyorum!"
Duyduğum ayak sesleriyle kapıya vurmayı bıraktım. Bir adım geriye çekilip kapının açılmasını bekledim. İstanbul kapıyı açtığında yüzündeki gülümsemeyle bana bakıyordu.
"Evet dedektif? Bir sorun mu var?"
"Bir de soruyor musun!?"
Kollarımı iki yana açıp bağırmaya devam ettim.
"Bu sence de bir sorun değil mi yeterince!?"
İstanbul kaşlarını çatarak bana baktı.
"Sana arada sırada geliyorlar mı dedektif? Bazen çok sakinsin ama bazen de böyle olmadık her şeyde bağırıp sinirleniyorsun."
Aslında dediklerinde bir yere kadar haklıydı. Burada kilitli kalmak tüm dengemi alt üst etmişti. Söylediklerinin doğruluk payı yüzünden daha da sinirlendim.
"Delirttin lan beni!"
"Sen zaten deliydin dedektif."
Ağzını burnunu kırmamak için kendimi zor tutuyordum.
"Bıktım artık bu lanet odada kalmaktan! Çıkar artık beni!"
İstanbul kafasını hafifçe aşağıya eğerek tek kaşını kaldırdı.
"Bunu daha dün kaçmaya çalışan kadın mı söylüyor?"
"Ben seni böyle esir alsam sen kaçmaya çalışmaz mısın?"
"Ben kimsenin eline düşmem."
Göz devirdim. Kimsenin eline düşmezmişmiş. Götüm!
"Burada sıkılıyorum. Yapacak hiçbir şey yok. Ve sen de bana o malum görevlerimi söylemiyorsun. Neyi bekliyorsun? İnadına mı yapıyorsun? Zevk mi alıyorsun?"
İstanbul yüzünü buruşturdu.
"Senin acı çekmenden zevk almıyorum dedektif, ben sadist değilim."
Kahkahamı tutamadım. Alaylı ve soğuk kahkaham bütün odayı doldurdu.
"Sen mi sadist değilsin? Sen? Seri katil olan sen? Siktir git İstanbul."
"Ve hala seni bu odadan çıkarmamı bekliyorsun."
İstanbul göz devirerek kapının girişine yaslandı. Bir ayağı diğerinin önündeydi ve elleri eşofmanının cebindeydi.
"Eğer beni çıkarmazsan başına bela olmaya devam ederim."
"Sen zaten başıma belasın."
"Lan niye kaçırdın o zaman!?"
"Çünkü belamı şansıma çevirmek istedim."
Sinirle derin bir nefes verdim. Ellerimi saçlarımdan geçirip sakinleşmeye çalıştım. Sinirim bana bir şey kazandırmıyordu. Henüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Katili
Mystery / ThrillerYüzümdeki kar maskesinden dolayı görmeyeceğini bilsem de tek kaşımı kaldırdım. "Niye beni kaybetmek istemiyormuşsun? Yoksa elinde şantaj yapıp kullanabileceğin kimse kalmadı mı?" Cümlemi bitirir bitirmez kafamı araba camından çıkarıp arkamızdaki pol...