Medya: Ahmet
Doğan'ın beni 45 dakikalık uykumdan uyandırıp, uyuma demesine rağmen uyuduğum için kısa bir azar çekmesinden sonra ben pizzamı yerken o da işinin olduğunu söyleyip gitmişti. Büyük ihtimalle olduğumuz mekanda bir yerlerdeydi.
Ben ise bu geniş odada tek başıma kalmıştım. Pizzamın ekmek kısmına kadar yiyip ekmek taraflarını geri kutuya bırakırken üzerime dökülen birkaç kırıntıyı sirkeledim ve burayı toplama gereği duymadan kapıya yöneldim.
Demir büyük kapıyı açtığımda ilk sabahki adamları gördüm. Tam karşımızdaki odanın kapısının önünde dikilmişlerdi.
Keltoşla göz göze gelince sırıttım.
"N'aber la." Dedim kapıyı kapatıp oraya yaslanırken.İkiside cevap vermeden ağızlarının içerisinde bir şeyler homurdandılar. "Ağzınız yok mu lan? Bir şey sorduk." Dedim ters ters.
Keltoş olan tam sinirli bir ifadeyle konuşacakken esmer onu koluyla dürtünce sustu. Kaşlarımı çattım.
"Niye konuşmuyorsunuz amına koyayım?"
"Yasak." Dedi esmer. Gözlerim kısıldı.
"Niye?"
"Çünkü siz insanı beş dakikada sinir krizi eşiğine getirdiğiniz için hiç konuşmamamız emredildi." Diye dişlerinin arasından konuştu keltoş.
Alayla güldüm."Sinirlen sanki ne olacak?" Ardından onu süzerek güldüm. "Dövecek misin?" Gözlerini sıkıca yumup açtı. Ağzının içinden arapça birkaç şey mırıldanırken yumruklarını sıkıyordu. Belli ki bana baya ayar olmuştu.
"Yanlız sabah bir kere vurduk diye hemen Doğan'a ispiklemişsin beni." Dediğimde göz göze geldik. Gözlerimle alt tarafını işaret ettim. "Küçücük bir mesele için bu kadar abartmana gerek var mıydı?" Malum yerinin boyutu ile dalga geçtiğimde öfkeli bir ifadeyle üzerime yürüdü.
"Ne diyorsun lan sikik velet!" Elleriyle yakalarımı kavradığında tam kavga moduma geçecekken yabancı gelmeyen bir ses ikimizi böldü.
"Çek o elini!"
Altan'ın sert sesiyle afalladım. Keltoş anında ellerini gevşetti ve gözlerini solunda duran adama çevirdi. Ben de o tarafa baktığımda Altan'ın yeşil gözlerinin keltoşun üzerinde olduğunu gördüm.
Keltoş ellerini hızla çekerek geri çekildi. Altan aramızdaki birkaç adımlık mesafeyi kapatarak tam önümde durmuştu.
"Apo, Doğan sizi bu çocuk karşısında uyarmadı mı? Ne biçim hareketler yapıyorsunuz lan siz?!" Sesi sonlara doğru yükselirken keltoş ellerini önünde birleştirdi. Koskoca adam resmen Altan'ın karşısında kedi kesilmişti.
"Kusura bakma abi." Dedi keltoş Altan'ın gözlerine bakmazken.
"Bir daha olmasın." Gözlerini bana çevirdi. Dudağımın tek kenarı kıvrılırken kaşlarımı kaldırdım. Hafifçe gülümsedi.
"Eğlencemi niye bozuyorsun ya." Dedim gülerek. Keltoşun sinirli bir nefes verdiğini duydum.
"Eğlenmeyi fazla kaçırma bence." Diyerek bir adımla yanıma geldi.
Ben adımlarımı uzun loş koridora çevirdiğimde yan yana yürümeye başladık.
"Doğan nerede?" Diye sordum yüzümü ona çevirerek.
"Kendi işleriyle meşgul." O da bana baktığında dikkatim yeşil gözlerine kaydı. Güzellerdi.
"Gözlerin lens mi?" Sorumla gözlerini kırpıştırdı birkaç kere.
![](https://img.wattpad.com/cover/348684594-288-k362734.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA -BXB
De TodoYaramaz kişiliğiyle başı beladan kurtulmayan Ahmet, Ve onun kurtarıcısı Doğan... "Benim ailem sensin"