36- Kıskanmak

4.9K 346 125
                                        

"Galiba ölüyorum..." diye mırıldandım kollarımı açmış tavanı izlerken.

"Kendin tutturdun 'beni sik' diye. Şimdi mızmızlanıp durma." Dedi ayaklarımın dibine oturmuş, dizlerinin üzerine koyduğu bilgisayardan işini yapan gıcık sevgilim.

"Kes sesini," diyerek ayağımın altını yanağına bastırdım. "Sana giren yok tabii."

Ayağımı tutup yüzünden ayırdı. Eşofmanın açıkta bıraktığı bileğime dudaklarını bastırdı ve geri kucağına koydu. Ayağımı kasıklarına bastırdığımda bana ters ters baktı.

"Hiç akıllanmaz mısın sen?" Dedi ayağıma bakıp.

"Akıllanmam." Diyerek ayağımı kasıklarına sürttüm.

Doğan beni boşverip işine döndü. Birkaç dakika sonra salona giren adamlarına baktım. Elleri kolları alışveriş poşetleriyle doluyken ellerindekileri önümüzdeki orta sehpaya bıraktılar.

"Bunlar ne?" Dedim yerimde doğrulup.

"Senin için."

Kirpiklerimi kırpıştırdım. "Hepsi mi?" Dedim işaret parmağımla kendimi işaret edip.

"Evet, istediğin başka bir şey varsa söyle gidip getirsinler."

Nereden baksan otuzdan fazla poşet vardı burada. Hepsi lüks markalardı.

Adamlar Doğan'ın emriyle salondan çıktılar. Yerimde doğrulup poşetleri karıştırmaya başladım. Elime boğazlı, yumuşacık bir kazak geldi. Ne kumaşıydı bilmiyorum ama çok güzel bir dokuya sahipti. Aynısından krem rengi ve kahverengi de vardı. Bu poşeti kenara bıraktım.

Diğerini açtığımda kumaş pantolonlar vardı. Bir başkasındaysa kot pantolonlar. Her poşette başka bir şey vardı. Eşofman takımları, polarlar, gömlekler, ceketler, ayakkabılar, pahalı saatler ve gümüş takılar... Hepsi o kadar güzellerdi ki ne diyeceğimi bilememiştim. Takım elbise bile vardı amına koyayım. Ben hayatımda hiç takım elbise giymemiştim.

"Beğenmediysen değiştirebilirler." Dediğinde yüzümü ona döndüm.

"Hepsi çok güzel, teşekkür ederim."
Dudakları kıvrıldı yüz ifadem karşısında. "Ama bu kadarı biraz fazla değil mi? Ömrüm boyunca kullanırım ben bunları."

"Her şeyin en güzelini hak ediyorsun." Kolunu belime sarıp yanağıma dudaklarını bastırdı.

Ben de kollarımı ona doladım. "Sen şimdi benim sugar daddy'im oldun değil mi?" Dedim sırıtarak. "Çoğu kadının hayali olan o adam benim resmen," dedim farkındalıkla. "Abi çok şanslıyım."

"Asıl şanslı olan benim," geri çekilip yüzüme baktı. Birkaç saniye yüzümü izleyip "Evet..." diye mırıldandı. "Kesinlikle çok şanslıyım."

"Acaba akşam ne giysem?" Dedim tekrardan önümdeki giysilere bakıp.

"Ahmet sen arabada bekleyeceksin, bir hazırlık yapmana gerek yok."

Şımarıkça omuz silktim. "Yoo, ben de içeri gireceğim."

Doğan gözlerini ovaladı. "Oraya her isteyen giremez."

Omuzumla dürttüm onu. "Sen yaparsın bir şeyler. Beni de alırlar." Emindim ki Doğan sayesinde beni rahatça içeri alabilirdi.

"Ahmet orada ne olacağı belli olmaz, bir anda silahlı saldırı olsa ne yapacağız? Ya sana tekrardan zarar gelirse?"

"Sen korursun beni." Dedim hafifçe gülümseyip.

"Korurum elbet ama emin olmam lazım."

Ensesindeki saçları okşadım. Uzanıp dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım. "Ben sana güveniyorum, bana zarar gelmesine izin vermezsin sen.."

BELA -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin