Önüme konulan yemeğe baktım. Pahalıyım diye bağıran bir tabaktı resmen.
"Afiyet olsun efendim." Esmer kadın bunu deyip uzaklaşırken Doğan tabağımın kenarına yoğurtlu başka bir yemekten koydu.
Çatalımı alıp etten bir ısırık aldım. Ağzıma yayılan lezzetli tatla gözlerim irileşti. Baya iyiydi bu. "Çok güzel." Dedim ağzım doluyken.
Doğan gülümsedi. "O hastane yemeklerinden kurtuldun sonunda." Yemekleri beğenmediğim çok belli olduğu için ben yemek yerken Doğan üzülüyordu halime. Doktor izin vermediği için dışarıdan lezzetli bir şeyler de getiremiyordu. Getirmeye izin verdikleri şeyler de yemesi rahat olan lezzetsiz şeylerdi.
"Çok şükür ya, o kadar tuzsuzlardı ki midem bulanıyordu." Dedim ve etten bir parça daha ağzıma attım.
Doğan sürekli önüme bir şeyler koyarken gözlerim onun önündeki şarap bardağına kaydı.
"Ben de içebilir miyim?" Dediğimde Doğan hiç düşünmeden başını olumsuzca salladı.
"Olmaz." Deyip bardağı kendinden uzaklaştırdı. "Bunu da her zaman koyuyolar, yoksa ben istememiştim."
Yemeğin başından beri bir yudum bile almamıştı.Oflayıp koladan bir yudum aldım. Asitli olduğu için boğazım biraz yanıyordu ama çokta bir şey yoktu.
"Ayağındaki alçıyı çıkarınca Tokyo'ya gidelim. Uzun zamandır istiyordun."
Doğan'ın dediği şeyle yerimde doğruldum. "Ciddi misin?" Benim aksime beyefendi bir şekilde yemeğini yerken başını salladı. "Oha." Dedim şokla.
Yıllardır hayalini kurduğum şehre gidiyordum, hem de sevdiğim adamla!
Benim bu Tokyo merakım ilk çocukken anime kızları yüzünden olmuştu. Televizyonda görüp oradan heveslenmiştim, sonra da Japonya'nın arabaları ve gece hayatı çok hoşuma gitmişti.
"Canım kocam." Dedim ve ona uzanıp yanağını öptüm. Geri çekilmeme izin vermeden o da dudaklarımın üzerine bir öpücük kondurdu.
"Vizem yok ama benim."
"Beş dakikalık iş." Dedi rahat bir tavırla.
"Off." Dedim geriye yaslanıp onu süzerken. Çok karizmaydı anasını satayım.
"Yemeğini ye." Dediğinde kocaman gülümsememle başımı salladım ve yemeğime döndüm. Az öncekinin iki katı iştahımla tüm yemeğimi yedim.
"Yetimhanedeki bayat patates yemeğinden sonra bu ismini bile bilmediğim yemekler şımartır ama beni." Dedim yanağımın tek tarafı doluyken.
"İstediğin kadar şımar," dedi Doğan çatalını bırakıp. Geriye yaslandı ve kısılmış gözlerini üzerimde gezdirdi. "İstediğin her şeyi yap, hak ediyorsun."
Alayla güldüm. "Hak ediyor muyum?" Dedim inanamayarak. "Olum ne okul okudum, ne adam akıllı bir işte çalıştım, hayata boş geldim, boş gidiyorum. Neyini hak ettim?"
Doğan'ın bana sunduğu bu imkanları hak ettiğimi düşünmüyordum.
Doğan birkaç saniye yüzümü izledi. "Ahmet sence ben birine çabuk bağlanacak bir adam mıyım?" Ben cevap vermeden kendisi yanıtladı. "Hayır, değilim. Ama sen beni kendine o kadar kısa sürede bağladın ki benim uyuşturucum oldun."
Doğan'da uyuşturucu etkisi mi bırakıyordum?
Hoşuma gitti.
"Sana bağlı değil, bağımlıyım. Bunu başardın işte, hem de tamamen kendin gibi davranarak. Bu yüzden şımartılmayı en çok hak eden sensin."
Koyu gözleri gözlerime kilitlenirken yutkundum. "Yemeğine devam et." Dediğinde kendime gelip yemeğime döndüm ve iyice doyana kadar yedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA -BXB
RandomYaramaz kişiliğiyle başı beladan kurtulmayan Ahmet, Ve onun kurtarıcısı Doğan... "Benim ailem sensin"