Yüzüme vuran ışık yüzünden kaşlarım çatıldı. Olduğum yere biraz daha yaklaşıp yanağımı soğukluğa sürttüm. Gözlerimi açmamak için içten içe büyük bir savaş veriyordum ama en sonunda pes ederek gözlerimi açtım.
Kısık gözlerimi kırpıştırıp kendime gelmeye çalışırken başımı hafifçe kaldırıp Doğan'ın yüzüne baktım.
O da uyuyordu.
Yüzümde bir gülümseme oluşurken hissettiğim hafif baş ağrısını görmezden gelmeye çalışarak başımı Doğan'ın göğsünden kaldırıp yastığa yasladım.
Şimdi yüzlerimiz aynı hizzadaydı.Dudaklarım aralanırken bir elimi kaldırıp parmak uçlarımla saçlarına dokundum.
O kadar sessiz uyuyordu ki ölmüş olsa fark etmezdim.
"Doğan..." Diye mırıldandım.
Hemen uyansında onunla biraz daha zaman geçirelim istiyorum. Daha dün sevgili olmuştuk ve dünden beri yüzümdeki gülümseme asla silinmiyordu. Kendi kendime bile gülümseyip duruyordum.
Sanki yıllardır bu anı bekliyormuş gibi...
Hem Doğan'ın da kendini bana yavaş yavaş açtığını anlayabiliyordum. Her zaman kapalı bir kutu gibiydi. Anlatmak istediği çok şey vardı ama anlatma gereği duymuyordu.
Bu halinden sıyrılacağına adım gibi emindim.
"Oğlum dün ne oldu öyle ya." Dedim sanki Doğan uyanıkmış gibi.
Dün gece ne olduğu hatırlıyordum, normalde olsa uyandıktan sonra aklımdaki her şey buhar olurken bu sefer kendimi şaşırtarak hiçbir şeyi unutmamıştım.
Mükemmel bir geceydi.
"Sikilmiş kadar oldum amına koyayım." Kendi dediğimde sessizce güldüm.
Saçlarındaki parmaklarımı sürterek kaşlarına getirdim. Uyuyor olmasına rağmen hafif çatık olan kaşları gülümsememi sağladı.
"Sen çok kaşlarını çatıyorsun ha, erken yaşlanacaksın."
Yüzüne yaklaştım ve dudaklarının üzerine dudaklarımı bastırdım. Birkaç saniye öyle durup geri çekilecekken bir el ensemden kavrayıp buna izin vermedi.
Doğan alt dudağımı sertçe öptüğünde ani hareketiyle donakalmıştım.
"İki." Dedi ensemdeki elini gevşetip geri çekilmeme izin vererek. "İkidir seni, beni uykumda öpmeye çalışırken yakalıyorum."
Sırıtarak yastığa dirseğimi yasladım, avucumu da çeneme koyup onu izlemeye başladım.
"Şanslısın ki gecenin bir körü, ırzına geçmiyorum." Bir elini başının altına yaslayıp diğeriyle ayılmaya çalışarak gözlerini ovaladı.
"Sen onu da yaparsın yakında."
Sanki hiç konuşmamışız gibi yüzüne eğilip alnını öptüm.
"Günaydın."
Umursamaz halime dudakları kıvrıldı.
"Saat kaç?" Etrafıma bakarak komodinin üzerindeki Doğan'ın telefonunu elime aldım. Saate bakıp geri yerine bıraktım.
"9'a geliyor."
Oflayarak oturduğu yerde doğruldu.
"Hadi kalk, hazırlanıp çıkalım." Dedi bacaklarını yataktan sarkıtırken.
Kaşlarımı çattım."Nereye?"
"Şirkete," Dedi ve alayla güldü. "Altan bey macera peşinde koştuğu için bütün evrak işleri benim başıma kaldı."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA -BXB
De TodoYaramaz kişiliğiyle başı beladan kurtulmayan Ahmet, Ve onun kurtarıcısı Doğan... "Benim ailem sensin" !!!Kitaptaki olaylar ve karakterler gerçeğe dayanmamaktadır. Tümü hayal ürünüdür.