"AMINA KOYACAĞIM SENİN VELET!"
Bacaklarımı olabildiğince daha da hızlandırdım.
Koş Ahmet koş.
"BEKLE LAN CESEDİNİ KÖPEKLERE YEDİRECEĞİM KÖPEKLERE!"
Arkamda satırla beni kovalayan adama baktım göz ucuyla. O kadar sinirli gözüküyordu ki yakaladığı yerde öldürecekti.
Ölmek için çok gençtim.
Ayrıca Doğan'ı bir kere sikmeden ölürsem gözüm arkada kalırdı.
"ANANI BACINI SİKECEĞİM SENİN!"
Öfkeyle bilmem kaçıncı küfrünü ederken daha da hızlandım. Az önce koşarken bileğimi burkmuştum ve şu an deli gibi acıyordu.
"Abi anam bacım al senin olsun, beni rahat bırak!" Diye seslendim ona. Öfkeli bir gülüş bıraktı.
"YOK, SENİ AYRICA SİKMEZSEM ADAM DEĞİLİM!"
Artık ettiği küfürlerle canımı sıkarken öfkeyle bağırdım.
"SEN O KÜÇÜK PİPİNLE ANCA TAVUK SİKERSİN!"
Yüzümdeki sırıtmayı silmeden ona baktığımda daha da sinirlenmişti. Alayla güldüm ve bacaklarımı hızlandırdım.
Belki en ufak bir hatamda bu manyağa beni delik deşik etmesi için fırsat geçecekti ama ben hâlâ alay etmekle meşguldüm.
Ne işe yaradığını bilmedeğim kocaman demirden tank gibi olan şeylerin arasında nefes nefese koşarken ayak bileğim artık aşırı acıyordu.
Belki saklanacak bir yer bulsam bu salağa izimi kaybettirecektim ama yoktu amına koyayım!
"BOŞUNA KAÇMA VELET ECELİN BENİM!"
Salak tehditleriyle üfledim. Ne vizyonsuz herif ya.
"YA BOŞ YAPMA AMINA KOYİM!" Diye bağırdım. Adam daha da sinirlenmiş olmalı aramızdaki mesafeyi gittikçe aza indiriyordu.
Uzun boylu, yapılı bir adamdı. Güreşçi falan olabilme ihtimali var mı acaba?
Ben de artık bacağımın kopma riskini göze alarak hızlandım.
Normalde olsa kaçmak yerine kavga ederdim ama adam deliydi amına koyayım. Elinde satır vardı ayrıca.
Hem ne derler?
Erkekliğin onda dokuzu KAÇMAKTIR!
Bulduğum ilk köşeyi dönerken kendime kızıyordum.
Salak Ahmet şu çeneni iki dakika kapalı tutsan götünü sikecekler sanki!
Milletin parasını kurtarayım, şerefsizliği önleyeyim derken canımdan olacağım.
Arkamdaki adamın olduğu yerde durup elini karnına koyarak nefeslenmesiyle alayla güldüm.
Yaşına başına bakmadan satırla adam kovalarsan böyle nefes nefese kalırsan işte.
Ben de iyice izimi kaybettirmek amaçlı gördüğüm tüm kenarları dönerken daha sonra buradan nasıl çıkacağımı düşünüyordum.
En sonunda adamın sesleri gittikçe azaldığında benden uzaklaştığını anladım. Tam adımlarımı yavaşlatacakken buruk olan bileğime sertçe basmamla bedenimin titremesi bir oldu.
"Ağhh." Sessiz olmaya çalışarak acıyla inledim.
Siktir çok acımıştı. Zar zor yere yığıldım ve sırtımı arkamdaki duvara yasladım. Derin bir nefes verdim. Yorulmuştum.
Birkaç dakika öylece bekledim. Adam gitmiş ya da baya uzaklaşmış olmalı ki hiç sesi gelmiyordu.
Ağır hareketlerle bileğime eğildim. Pantolonumu sıyırarak deli gibi acıyan ayak bileğime baktım.
Mosmor olmuştu ve şişmişti. Umarım kırılmamıştır diye düşünerek başımı duvara bastırdım.
Yarım saat kadar adamın gitmesini bekledim. Bu halde asla ondan kaçamazdım.
Artık gitmiştir diye düşünerek avucumla yerden destek alarak ayağa kalkmaya çalıştım ama bileğimin üzerine basmaya kalkıştığımda o kadar acımıştı ki tekrar yere yığıldım.
"Siktir." Diye mırıldandım. Bu kadar acıması normal değildi. Tek çare olan şeyi yaparak telefonumu çıkarttım.
Doğan'ı arayarak telefonu kulağıma dayadım. İkinci çalışta açıldı."Yine ne bok yedin?" Doğan'ın düz sesiyle sırıttım.
"Ne güzel tanıyor beni ya canım abim." Alayla konuştum.
"Hadi işim var, çabuk söyle ne istiyorsun?" Yutkundum.
"Doğan... Ben galiba ayağımı kırdım." Dediğimde sandalyenin devrilme sesi geldi.
"Ne yaptın ne yaptın?!" Dedi emin olmak isteyerek.
"Manyağın birinden kaçarken bileğimi burktum, sanırım az öncede kırıldı." Kızmasın diye pişman bir ses tonu kullanmıştım.
"Ulan Ahmet." Diyerek yakınırken hızlı adım sesleri geliyordu. "Neredesin şimdi?" Diye sorduğunda etrafıma baktım. Caddenin sonundan sapmıştım ve şu an nerede olduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu.
"Bilmiyorum ki." Sıkıntılı bir nefes verdi.
"Caddenin sonundaki yoldan sapmıştım, şimdi inşaat malzemelerinin olduğu arazi gibi bir yerdeyim." Dedim."Tamam kal orada. Sakın yürümeye falanda kalkışma."
"Taaaammaam." Diye gereksiz uzattım. O da homurdanarak telefonu kapattı.
Sessizce onun gelmesini bekledim.
Cidden Doğan olmasa ne yapardım hiç bilmiyorum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA -BXB
RandomYaramaz kişiliğiyle başı beladan kurtulmayan Ahmet, Ve onun kurtarıcısı Doğan... "Benim ailem sensin" !!!Kitaptaki olaylar ve karakterler gerçeğe dayanmamaktadır. Tümü hayal ürünüdür.