1 hafta sonra...
"Mercimek al demedim mi sana?" Dedi Doğan Altan'a dişlerini sıkarak bakarken.
"Kalmamıştı, ne yapsaydım?" Dedi Altan kendini savunmaya çalışarak.
"Başka yere gitseydin Altan."
"Abi yakın bir restoran yoktu," dedi ve eliyle beni gösterdi. "Gidip gelene kadar geç olurdu, bu çocuk aç mı kalsın?!"
Doğan bana baktığında gözlerimi kaçırdım. Şu birkaç gündür yüzüne bakamıyordum.
Yüzümdeki yaralar kurumuştu ve tenim soluk gözüküyordu. Kendimi çok çirkin hissediyordum...
"Doğan sıkıntı değil, yerim." Dediğimde Altan rahat bir nefes verdi.
"Sevmiyorsun bunu." Yetimhanede de hiçbir zaman yayla çorbalarını yemezdim. Hâlâ hatırlaması beni şaşırtmıştı açıkçası.
"Bir şey olmaz." Dediğimde başını salladı. Altan'a ters bir bakış atıp yanıma adımladı. Yatağın boşta kalan kısmına oturdu elinde ki siyah, kare tepsiyle. Bir haftadır doktorun ısrarıyla hastanenin yemeklerini yiyordum ve hiç güzel değillerdi. Doğan da artık Doktordan onay alıp dışarıdan getirtmeye başlamıştı yemekleri.
Yakında eve dönebilecektik. Doğan ne kadar Doktora hastanedeki imkanları evinde de sağlayabileceğini söylese de Doktor net bir şekilde olmaz demişti. Hastaneden çıkmam için daha çok erkenmiş.
"Kendim yiyebilirim artık." Sol elimi sargıdaki parmaklarım yüzünden kullanamasam bile sağ elim sağlamdı.
"Ağzını aç Ahmet." Dedi beni duymazdan gelerek. Israr etmeden ağzımı açtım ve bana uzattığı kaşıktaki çorbayı içtim. Kaliteli bir yerden alınmış olmalı ki çorbayı sevmesem bile tadı güzeldi.
"Beğenmediysen değiştirsin."
Koltukta oturmuş telefonuyla uğraşan Altan Doğan'a ters ters baktı. Doğan çoğu işi ona yaptırıyordu.
"Yok, bu güzel." Dediğimde ikna olmuş gibi gözükmese de bir şey demedi.
"Ben gidiyorum." Dedi Altan ayağa kalkarken.
"Mekana gideceksen yanına adam al." Dedi Doğan bir kaşık daha çorbayı bana içirirken.
"Yok, içeceğim biraz." Deyip belini esnetti ve odadan çıktı.
"Sabah sabah içecek mi?" Dedim Altan gittikten sonra Doğan'a.
"Onun için alkolün yeri saati yok." Dilimli ekmeklerden bir parça kopardı. "Ekmekte ye." Diyerek ekmeği de yedirdi. Resmen ağzıma lokmaları o koyuyordu. Ben sadece çiğniyordum.
Yanağımın bir tarafı şişken Doğan'ın dikkatli bakışları yine üzerimde gezinmeye başladı. Daha öncede fark etmiştim ki beni yemek yerken izlemeyi seviyordu. Anlamamıştım nedenini.
Keşke öyle dikkatli bakmasa... Zaten yüzümde bir sürü kusur vardı, o dikkatli baktıkça kendimi daha kötü hissediyordum.
Bakışlarım tabaklara indi.
"Bebeğim," bir elini yanağıma koydu ve yüzüne bakmamı sağladı. "Bir şey mi oldu?"
Onun gözlerinden kaçtığımı anlamıştı.
Lokmamı yutup yüzüne baktım. "Yok, bir şey olmadı." Dedim ama yalan söylediğim her halimden belliydi.
"Yalan söyleme bana." Derken baş parmağıyla yanağımı okşuyordu. "Bir isteğin varsa bizimkiler şimdi gidip getirsinler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA -BXB
De TodoYaramaz kişiliğiyle başı beladan kurtulmayan Ahmet, Ve onun kurtarıcısı Doğan... "Benim ailem sensin"