19.08.2023
Are you falling in love...
I've a feeling you are...
Alçıdaki ayağıma dikkat ederek balkona adımladım. Bu sırada kendime bir sigara yakıp dudaklarımın arasına koymuştum. Bir elimi mermere yaslarken gözlerimi kısarak sigaradan bir nefes çektim. Soğuk yel çıplak kalan kollarıma serin esintisini bırakıyordu.
Bu havada balkona çıkmak istemesem bile Doğan evin içinde sigara içmeye kızıyordu ve ben de zorunda kalıyordum.
Aslında şu an evde değildi ama yinede dediğini yapacaktım.
O acil bir işi çıktığı için bir anda çıkıp gitmişti ve ben de yaklaşık yarım saattir yanlızdım.
Kapalı gökyüzünden gözlerimi çekip sitenin bahçesinde gezdirdim.
Parmaklarımın arasında tuttuğum sigarayı tekrar dudaklarıma götürecekken gözümün takıldığı görüntüyle duraksadım.
Doğan ve... bir kız?
Kız, Doğan'ın koluna girmişti. Giriş kapısının önünde duruyorlardı.
Doğan kıza düz ifadesiyle bir şeyler anlatıyordu. Kızda onu dinliyor arada başını sallıyordu. Kaşlarım çatıldı.
En sonunda Doğan susunca kız gülümsedi.
Doğan da gülümsedi.
İstemsizce kızı süzdüm. Sarışın, kısa boyluydu. Üzerinde beyaz dar bir atlet altında da pembe mini etek vardı.
Tam bir prensesti.Giriş kapısı balkonun karşısında olduğu için onları net bir şekilde görebiliyordum.
Ben öylece onları izlerken kız ojeli ellerini Doğan'ın kollarına koydu ve parmak uçlarında yükselerek dudaklarını Doğan'ın dudaklarına bastırdı.
Benim bir türlü öpemediğim dudaklara...
Sigara parmak uçlarımdan sitenin bahçesine düşerken nefes alışverişlerim hızlandı. Bedenimden bir titreme geçti.
Doğan daha tepki vermeden kız geri çekildi ve gülümseyerek uzaklaştı ondan. Biraz ötede elini kaldırıp ona el salladı. Sonra yüksek sesi kulaklarıma ulaştı.
"Görüşürüz aşkım."
Aşkım...
Zar zor duyduğum sesi kulaklarımda yankılanırken Doğan da elini kaldırdı selam verir gibi.
Aralık dudaklarımdan derin nefesler alarak yumruklarımı sıktım. Kalbime anlatılmaz bir ağırlık çöktü.
Doğan başını kaldırıp etrafına bakacakken bir adım geri giderek beni görmesini engelledim.
Vücudum resmen titrerken zor adımlarla koltuğa geçip oturdum. Ayakta kalırsam düşecektim. Başımı öne eğdim.
Doğan'ın sevgilisi mi vardı yani?
Neden bana dememişti?
Dudaklarımı birbirine bastırdım. Madem sevgilisi vardı dün neden dudaklarımı yalamıştı.
O görüntü zihnimin içinde dolanıyordu. Başkasını öpmüştü.
Gözlerimin dolduğunu hissettim. Siktir neden ağlayacak gibiydim ki.
Başımı kaldırdığımda siyah televizyon ekranında kendi yansımamla göz göze geldim.
Gözlerim kendi üzerimde gezdi. Siyah saçlarım uzamıştı. Açık kahve gözlerim dolmuştu.
Yapılı bir vücuda sahiptim. Uzun boyluydum.
Ve en önemlisi erkektim.
Bu düşünceyle kendime kızdım. Niye kendimi o kızla kıyaslıyordum ki?
Dolan gözlerimi kırpmamak için kendimi tutuyordum. Gözlerimi kırparsam yaşlar gözlerimden taşacak, bana kendimi sorgulatacaktı.
Yutkunmaya çalıştım ama boğazımdaki yumru canımı yaktı.
Sanki biri sol göğsümü parçalamak ister gibi sıkıyordu.
Kendimi... kendimi berbat hissediyordum.
Kıskançlık değildi bu. Yetimhanedeykende Doğan'ı diğer çocuklardan kıskanıyordum ama şu an o zamanki gibi hissetmiyordum.
Öfkeli olmam gereken yerde canım yanıyordu.
5 yıl önce, Doğan yetimhaneden ayrıldıktan sonra söz vermesine rağmen bir yıl boyunca bir kere bile yanıma uğramamıştı. Ne aramalarıma cevap vermişti ne mesajlarıma. O zamanki gibi hissediyordum.
O bir yılda kendi içimde öldürüp kalbimin derinliklerine gömdüğüm duygular tekrar mı diriliyordu?
Tekrar mı aşık oluyordum?
Kaç dakika geçti bilmiyorum. Bir damla bile gözyaşı dökmemek için direndim. Ben başkası için ağlamazdım.
Başımı arkaya atmış öylece televizyon ekranından kendi yansımamı izlerken kapının açılma sesi geldi. Bakmadım.
Doğan kapıdaki adamlarıyla konuşarak içeri girerken gözlerinin üzerimde durduğunu hissettim.
"Ahmet?" Dedi bana doğru adımlarken.
Yaklaşıp bir elini alnıma bastırdı. "Hayırdır hasta mısın? Yüzün bembeyaz olmuş."Bedenimi hareket ettirmeden gözlerimi ona çevirdim. Göz göze geldik. Bakışlarım koyu kahve gözlerinde, onlara gölge olan uzun kirpiklerinde ve hafif çatık kaşlarında gezdi.
Daha da kötü hissettim.
"İyiyim." Dedim sadece. Sesim çatallaşmıştı.
Bu sefer gözlerimi tavana diktim. Yüzüne baktıkça ağlamak istiyordum.
Benim değil başkasınındı.
"Yemek yemedin mi? Ondan mı bö-" Sözünü kestim.
"İyiyim dedim ya."
Daha konuşmaması için dualar ettim. Sesini duymak istemiyordum. Sesi canımı yakıyordu.
"Kendini kötü hissediyorsan uyu biraz."
Uyuyamayacağımı bile bile kafamı salladım. Pozisyonumu değiştirmeden gözlerimi kapattığımda nefesini dışa vererek güldü.
"Öyle mi uyuyacaksın?" Dedi gülerek.
Güzel gülüşünü izlemek için gözlerimi aralayacakken son anda durdum.
Alışkanlık olmuştu."Kalk yatağımda uyu." Başımı iki yana oynattım.
O cevap vermeden kendi odasına adımladı. Dudaklarım farkında olmadan öne doğru büzüldü.
Keşke dedim... Keşke...
Doğan'ın tekrar adım sesleri geldi. Üzerime ince bir battaniye örttü. Nefesi boynuma çarptı. Saçlarımı geriye taradığında soğuk eli tenimi yakıyordu.
Bu sefer elini bacağımda hissettim. Alçılı olan ayağımı orta sehpanın üzerine yasladı. Hafifçe bileğimi okşadığında kalbim tekledi. Bu hareketi bile beni heyecanlandırıyordu. Kendime lanet ettim.
Doğan benden uzaklaştığında gözlerimi daha da sıklaştırdım. Gözyaşlarım akmasın diye direnirken göğsümdeki o acı büyüdü.
İğrenç hissediyordum...
● ● ●
Ah şu çocukluk aşkları...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA -BXB
RandomYaramaz kişiliğiyle başı beladan kurtulmayan Ahmet, Ve onun kurtarıcısı Doğan... "Benim ailem sensin"