Bölümü yazarken kafamda sürekli
'Bilir o beni' çalıyor."Bugün aramadım ama bilir o beni.
Çok uzaktayım ama görür o beni.
Eve dönemedim ama bulur o beni.
Bana acımadı ama sever o beni..."Falan filan.
***
Boş gözlerle içinde bulunduğum depo benzeri yerin kirli duvarını izlerken artık içerideki rutubet kokusu midemi bulandırmaya başlamıştı. Zaten yediğim tekmeler yüzünden karnımda çok kötü bir ağrı vardı. Üstüne midemde bulanınca kusma isteği dolmuştu içime. Her geçen dakika sızısı artan kırık ayak bileğim ve kırık parmaklarımın acısı sayesinde yüzümdeki morluk ve şişlikleri hissetmiyordum bile.
Orospu çocukları ağzıma sıçmışlardı resmen.Başımı arkamdaki duvara bastırdığımda kısa saçlarımı hissetmiştim. En son askere gidince bu kadar kısaydı saçlarım. O zamandan beri hiç kısaltmamıştım.
Ne kadar süredir buradaydım bilmiyorum. İçeri de bir tane bile pencere yoktu ve zaman kavramı benim için tamamen yok olmuştu.
Alex'in boynuma şırıngayla verdiği sıvı neydi bilmiyorum ama saatlerdir beni uyanık tutuyordu. O kadar yaptıkları şeye rağmen acıdan bayılmamamın sebebi de o sıvıydı.
Bir bacağıma kendime çektiğimde zincirin sesi geldi. Gözlerimi kapattım.
O kadar kötü hissediyordum ki...
Kendimi o kadar yalnız hissediyordum ki içimden sadece ağlamak geliyordu.
Doğan gelmeyecek miydi?
Gelse bile ne zaman gelecekti ki?
Benim cesedimi ona gönderdikleri zaman mı?
Zincirle sıktıkları için yanan boğazımda bir yumru oluşmuştu.
Ölmek istemiyordum...
Daha 24 yaşındaydım ben. Bir sürü yapmak istediğim şey vardı. Yaşamak istediğim bir ömür vardı.
Ve her şeyden öte Doğan vardı...
Ona onu aldatmadığımı söyleyemeden ölmek istemiyordum. Onun benden nefret etmediğine emin olmak istiyordum. Birbirimizi son görüşümüz o şekilde olmamalıydı.
Gözlerimi araladım. Belki saatler belki de dakikalardır izlediğim duvara baktım.
Doğan'ı özlemiştim.
Şu an vücudumdaki acıdan değil, Doğan'a olan özlemimden ağlayacaktım.
Demir kapı açıldı. Saniyeler sonra karşımda tekrardan Alex belirdi. Yüzüne nefretle bakarken bir sandalye çekti ve karşıma oturdu.
"Saçlarının bu hali daha iyi bence." Dedi dudaklarının kenarı kıvrılırken.
"Seni sikerim." Dedim dişlerimin arasından.
Alayla güldü. "Bu halde mi?"
"Ne istiyorsun Doğan'dan?" İstedikleri şeyin benimle alakalı olmadığı belliydi. Doğan'dan ne istiyorlardı peki?
"İntikam Ahmet."
Bu sefer gülen ben oldum. "İntikam? Ne bu, Türk dizisi falan mı?" Gülümsedi.
"Hayır, gerçekler."
"Eee, niye intikam alıyorsun Doğan'dan? Ne yaptı sana?" Dedim rahat bir tavırla. Şu an rahat olması gereken son kişi bendim.
Derin bir nefes verdi. "Her şeyimi aldı."
Gözlerimi devirdim. "Tek gözlü sapıkta aynı şeyi söylüyordu."
![](https://img.wattpad.com/cover/348684594-288-k362734.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA -BXB
De TodoYaramaz kişiliğiyle başı beladan kurtulmayan Ahmet, Ve onun kurtarıcısı Doğan... "Benim ailem sensin"