"Oha!"
Gözlerimi hayranlıkla gezdirdim üzerinde DD yazan uçakta. İlk inanamasam bile bu Doğan'ın kişisel uçağıymış.
Doğan bir uçağı olduğunu bana bunca zaman söylememiş!
"Lan sen çok zenginsin." Dedim beni dudaklarındaki ince gülümsemesiyle izleyen adama.
"Çok zenginiz," diyerek düzeltti beni. Bir eli sahiplenici bir tavırla belimi kavradı. "Beni fazla hafife alıyorsun Ahmet."
Merdivenlere ilerledi benimle birlikte. "Lan biz seninle aynı yetimhanede soğuktan gebermemeye çalışıyorduk, şimdiyse sadece sana ait olan bir uçağa binip Tokyo'ya gidiyoruz. Şaka gibi!"
Bazı günler yetimhane çok soğuk olurdu. Müdürümüz olacak vicdansız kadının cimriliği yüzünden bir sürü çocuk hastalanırdı. O zamanlar Doğan ben hasta olmayayım diye kendi yorganını da benim üstüme sererdi. Tabii ben her zaman onunla birlikte uyuduğumdan çok üşümezdim, onun koca bedeni onunkine kıyasla küçük olan bedenimi o kadar güzel sarardı ki, sıcak kolları arasında hissetmezdim soğuğu.
Doğan pilotla konuşurken karşılıklı konulmuş ikili koltuklardan cam kenarına geçip oturdum. İçerisi krem ve beyaz tonlardaydı, şık ve zarifti.
Doğan da gelip karşımdaki koltuğa oturmuş, bir kadeh viski doldurmuştu kendine.
"İlk nereye gideceğiz?" Diye sordum heyecanla.
"İtalya."
"Niye İtalya?" İtalya'ya gideceğimizi biliyordum ama gitme nedenimizi bilmiyordum.
"Orada yapmam gereken birkaç şey var. İşle ilgili." Dudaklarımı büktüm. Yine iş. Doğan ifademi görünce elindeki viski bardağını bıraktı. "Merak etme, sadece birkaç imza atmam gerekiyor. Çok kısa sürecek."
"Tamam.." diye mırıldandım. Bir şey diyemezdim çünkü bu onun işiydi. Yapmak zorundaydı.
"Hem İtalya çok güzel bir ülke. Eminim görmek istediğin yerler vardır." Emin olmak isteyerek bana baktı.
Dudaklarımı yaladım. "Hani bir kule var ya... böyle sik gibi eğri duruyor. Neydi ismi..."
"Pisa Kulesi."
"Hah o. Bir de Roma'da ki Aşk Çeşmesi'ne gidelim. Sen doğum gününde dilek tutunca benim de canım dilek dilemek istemişti ama doğum günüme daha çok var." Dedim hafifçe gülümseyip.
"Olur gideriz." Eline sık sık kullandığı tableti aldı.
Rahat koltukta arkama yaslandım. "Umarım ben de ki bu şansla kule üstüme devrilmez." Diye mırıldandım.
Doğan dediğimi duymayıp "Doğum gününde ne istersin?" Diye sordu.
Omuz silktim. "Bir şey istemiyorum." Doğan zaten ne istesem anında önüme koyuyordu.
Tableti bırakıp bana baktı. "Gerçekten hiçbir şey istemiyor musun? Eminim istediğin bir şey vardır."
İstediğim bir şey vardı ama bu Doğan için bile imkansızdı.
Gülümseyip başımı iki yana salladım. "Hiçbir şey istemiyorum."
Birkaç dakika sonra uçak kalkmıştı. Ben camdan üzerinden geçtiğimiz ülkeleri ve denizleri hayretle izlerken Doğan da iç çekerek beni izlemişti.
***
"Çok güzel..." diye hayranlıkla mırıldandım karşımdaki heykelleri incelerken. Bu güzel manzara yerine beni izleyen Doğan'a döndüm. "Hadi dilek tutalım." Dedim ellerimi kollarına koyup.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA -BXB
RandomYaramaz kişiliğiyle başı beladan kurtulmayan Ahmet, Ve onun kurtarıcısı Doğan... "Benim ailem sensin"