Serin,daldığı derin uykudan pilotun birazdan Nevşehir Uluslararası Havalimanı'na ineceklerini haber veren anonsuyla uyandığında saat,akşam 8.30 civarıydı.Bileğindeki saati bir kez daha kontrol etti ve inanamadı.1 saat 10 dakikalık uçuş ne çabuk bitmişti?"En son,telefonumdaki playlistten müzik dinliyordum.Sonra uyudum herhalde?"
diye düşünerek eşyalarını toparlayıp kapıların açılmasıyla birlikte uçaktan indi.Yanına küçük bir valiz aldığı için beklemesi gerekmeyince,İstanbul'da ayarladığı şöförlü arabanın onu bekleyeceği buluşma noktasına gelmesi birkaç dakika bile sürmemişti.Ancak ne şöför,ne de araç ortalıkta görünmüyordu.İçinden
"Gecikti galiba.Neyse,birazdan gelir."
diye geçirdi ve havaalanının çıkış kapısının önünde sıralanmış tahta banklardan birine oturarak beklemeye koyuldu.Aradan 10 dakika geçtiğinde,hâlâ ne gelen vardı,ne giden.Üstelik araç kiralama şirketi de bir türlü aramalarına dönmemişti.Yerinden kalkıp taksiyle otele gitmeye karar verdi.Fakat maalesef bu isteğinde de başarılı olamadı.Aynı anda 3 büyük yolcu uçağı alana iniş yaptığı için taksi sayısı yetersiz gelmişti çünkü.
Bu durumda geriye tek bir seçenek kalıyordu.Oteli arayıp onu buradan alacak birini göndermelerini rica etmek.Bir kez daha sırt çantasına uzanıp telefonunu çıkardı ve hemen otelin sabah kaydettiği numarasına dokundu.Resepsiyondaki görevli kız iki çalışın ardından cevap vermiş,durumu kısaca anlattığında,en geç yarım saat içinde birinin gelip kendisini alacağını söylemişti.
Birden serinleyen havaya önlem olarak ince siyah hırkasını çantasından çıkardı,üzerine giyip bankta oturmaya devam etti.Gezisi peş peşe aksiliklerle başladığı için kendini biraz huzursuz hissediyordu.
Engin,o gece resepsiyonda görevli kız Ayça
"Kusura bakmayın Engin Bey,rahatsız ediyorum ama bir sorunumuz var."
diye telaşla otelin restoranından içeri girdiği sırada,yaklaşık bir saattir en yakın arkadaşı Alper'le sohbet ederek akşam yemeği yiyordu.Bakışlarını kısa bir süreliğine arkadaşından çekip kıza döndü ve konuştu.
"Evet Ayça,nedir bu telaşın,ne oldu?"
Kızın cevabı hemen gelmişti.
"Az önce otelimizde 2 günlük rezervasyonu olan Serin hanım aradı efendim.Uçağı havaalanına tam vaktinde inmiş ama onu havaalanından alacak şöför maalesef gelmemiş."
"Anladım.Peki,taksi yok muymuş?"
"Biliyorsunuz bu aralar bölge yoğun Engin Bey.Yine birkaç uçak birden iniş yapınca taksiler yetmemiş.Serin hanım birinin gelip onu almasını rica etti."
Genç kızı dinlerken,saatini kontrol ederek düşündü Engin.Ayça'nın bahsettiği Serin adlı kadın,büyük ihtimalle yeğeninin öğlende heyecanla ona anlattığı şu yazar kadın olmalıydı.Vakit de epey geçti.Bu saatte akşam vardiyasında görevli elemanlar hariç otelde kimse kalmazdı.Eh öyleyse yapılacak tek şey şey vardı;gidip kadını oradan alıp otele getirmek.Onu düşüncelerinden ayıran arkadaşı Alper'in
"Ne düşünüp duruyorsun oğlum öyle?Gidip bir an önce alsana kızı!Bizim buralar yazın gündüz çok sıcak olur da akşam birden hava serinler.Alışık olmayanı fena çarpar yani,sanki bilmiyorsun."
diyen sesi oldu.
"Haklısın Alper,en iyisi bu.Gerçi Ilgaz ya bu gece ya da yarın sabah kahvaltıda yaptığımı öğrenince yine hayallere dalacak da neyse!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPADOKYA
Hayran KurguGenç,güzel bir yazarla yakışıklı maviş bir otel sahibinin küçük,siyah inci bir küpe sayesinde başlayan aşkları...Bu güzel kapak için @selinhantol arkadaşımıza çok teşekkür ederim ❤️❤️