30.BÖLÜM

117 32 251
                                    





Genç kadın odasına gelir gelmez ilk iş elini yüzünü yıkadı,üzerini rahat bir tişört-şort kombiniyle değiştirip yatağına uzandı.Ne kadar yorulduğunu anca şimdi fark ediyordu.Ama bu yorgunluğa fazlasıyla değerdi.Zira hem gezi sırasında hem de daha sonra Ece'yle dondurma yerken çok eğlenmişti.

Tam günün yorgunluğuyla gözleri kapanmak üzereyken,aklına gelen şeyle yerinden sıçradı.Sonunda geçenlerde defterine not ettiği iki isimle ne yapacağını bulmuştu galiba.

Yataktan kalkıp çantasından not defterini çıkardı ve boş bir sayfaya yazmaya başladı.Aylardır yaşadığı ilham sorununu çözmek yolunda önemli bir adım atmayı başardığı için,yüzünde mutlu bir gülümseme vardı.

Aradan yaklaşık bir saat geçtiğinde,hikayenin ana hatlarını belirleyen taslağı kadın karakter henüz tam netleşmese de zihninden sayfalara aktarmayı başarmıştı.

"Bir an hiç yazamayacağımı düşünerek panikledim.Neyse ki durum,Berit'le Sezin'in dediği gibi geçiciymiş.Ama bu kez gerçekten çok uzun sürdü."

diye mırıldanıp yazdığı baba-kız karakter tanıtımını okumaya koyulunca daha ilk satırlarda şaşırdı.Hikayenin baş kahramanı olan erkek,sarı saçları ve mavi gözleriyle Engin'in neredeyse birebir kopyasıydı çünkü.Yine hikayenin bir diğer kahramanı olan küçük kız;Ece'nin yarı yaşında,onun gibi sarı saçlı ancak mavi gözlüydü.

"Şimdiye kadar içinde küçük bir çocuk olan bir hikaye yazmadım hiç.Mutlaka zorlukları olacaktır.Fakat denemeliyim.Zira bilinçaltım,Ece'yle Engin'in dayı yeğen ilişkisinden çok etkilenmiş görünüyor."

diye düşünerek,birkaç kez daha yazdığı taslak metni okudu,bazı yerlerin üzerine minik notlar aldı.O sırada gözü masanın üzerinde duran telefonuna kaymış,yemek saatinin yaklaştığını anlamıştı.Artık yazmaya ara verip,akşam yemeği için hazırlanmaya başlasa iyi olurdu.Nasılsa bir yerden başlamıştı.Gerisi de gelirdi.

Aklından bunlar geçerken,valizinden V yaka kısa kollu tişört,mavi-beyaz desenli şort etek ve yine beyaz spor ayakkabılarını çıkararak giyindi.Saçlarını at kuyruğu yapıp parfümünü sıktığında hazır sayılırdı.Çok hafif bir makyaj yaptı,mavi çantasına cüzdan,telefon ve uçuk mavi bir hırka koyduktan sonra kendine son kez aynada şöyle bir baktı.Sorun yoktu.Çantayı omzuna astı,kapıyı çekti ve ağır adımlarla yemek salonuna doğru yürüdü.İçi yepyeni bir hikayeye başlamanın heyecanıyla kıpır kıpır,keyfi yerindeydi.


Engin,elini yüzünü yıkayıp ofisine geldikten sonra 1,5 saat kadar Buğra'nın hazırladığı yeni temizlik malzemeleri tedarikçisi olmaya aday firmaların listesi ve her firma için alınan ayrıntılı notlardan oluşan raporu okunmakla meşgul oldu.Arada firmaların yanına kendi küçük notlarını eklemeyi de ihmal etmiyordu.Okunayı bitirir bitirmez Buğra'ya ayrıntılı bir e-posta gönderdi.Ardından bakışlarını telefonundaki saate çevirdi.

Akşam yemeğine pek bir şey kalmamıştı.Serin'de şu an büyük ihtimalle akşam için hazırlık yapıyor olmalıydı.

"Birazdan yanına gideyim de,yarın gezeceğimiz yerlere birlikte bir karar verelim.Hem bir şeyler yazmaya başladı mı,başlamadı mı merak ediyorum."

diye mırıldanarak ofisinde biraz daha oyalandı.Niyeti,genç kadına yemeğini rahatça yemesi için fırsat tanımaktı.10-15 dakika sonra bu kadar sürenin yeterli olduğuna karar vermiş,yemek salonuna doğru ilerliyordu.Kısa sürede salona geldi,kendisini tanıyan birkaç müşteriyle selamlaşıp yönünü terasa çevirdi.


Serin,

"Afiyet olsun!"

diyen neşeli bir ses kulağına dolduğunda,yemeğini yarılamıştı.Bakışlarını tabağından çekip sesin geldiği yöne baktı,karşısında elinde küçük bir tepsiyle duran Engin'i görünce gülümseyerek konuştu.

KAPADOKYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin