Serin'in ailesiyle birlikte yaşadığı evin salonu,beyaz tonlarda döşenmiş,yüksek tavanlı,orta büyüklükte bir odaydı.Buzlu cam kullanılan büyük camların hemen önünde 2'li bir kanepe göze çarpıyordu.Kanepenin tam karşısındaki duvara siyah bir led TV asılıydı.Televizyonun alt kısmında üstü çeşitli süs objeleriyle dolu dikdörtgen,kapaklı bir dolap,kanepenin sol tarafında içi çeşitli dergilerle dolu tekerlekli bir komidin,sağ tarafında üstü yine farklı boyutlarda resim çerçeveleri ya da süs eşyalarıyla doldurulmuş başka bir dikdörtgen dolap vardı.Zemin,tıpkı tavan gibi beyaz ahşaptandı.Yalnız kanepenin yakınlarında,üzerinde siyah demir ayaklı dikdörtgen bir sehpa olan gri-siyah tonlarda bir halı seriliydi.Aydınlatma;siyah,3'lü bir feneri anımsatarak tavandan sarkan avizeyle sağlanıyor,orta sehpanın üzerindeki ufak beyaz saksıda yeşil,küçük yapraklı bir bitki bulunuyordu.Aynı şekilde kanepe ve uzun dikdörtgen dolap arasına bir saksı daha konmuştu.Ancak bunun içindeki bitki geniş yapraklı,oldukça da büyüktü.
Duvarların bir kısmı beyaza boyanmış,bir kısmı ise yine beyaz taş görünümlü duvar kağıdıyla kaplanmıştı.Bu odada en çok,yüksek tavandaki açık renk ahşaptan kirişleri severdi genç kadın.
Salonun yemek için ayrılan bölümündeki 6 kişilik beyaz ahşap masadan kalktı,elinde kahvesiyle televizyonun karşısındaki kanepeye yerleşti.Ardından,odasından gelirken sehpanın üzerine bıraktığı dizüstü bilgisayarını eline alıp arama motoruna "KAPADOKYA "yazdı.
Bölgeyle ilgili farklı farklı sayfaların ekranı doldurması çok fazla sürmemişti.Sayfalardan birinin üzerine çift tıklayarak açılmasını sağladı.Burada yazılanlara bakılırsa "Kapadokya "Pers dilinde "Güzel atlar ülkesi "anlamına geliyordu.Bölge,60 milyon yıl önce Erciyes,Hasandağı ve Göllüdağ'ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ya da rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkmıştı.Yaklaşık 250 kilometrekarelik bir alanı kapsıyor,başta Nevşehir olmak üzere Kırşehir,Niğde,Aksaray ve Kayseri illerine yayılıyordu.
Okudukları Serin'in ilgisini çekmişti.O anda kararını vererek Nevşehir'in en önemli otellerinden birinde kendisine yer ayırtmakla işe başladı.Sonra da akşam 19 uçağına bir bilet aldı.Saat şu an sabah henüz 10'du.Yani,bölge hakkında biraz daha bilgi edinebilir,bu bilgiler ışığında kendine uygun,küçük bir valiz hazırlayabilirdi.
Aradan saatler geçtiğinde,evin yakınlarındaki duraktan çağırdığı taksiye binmiş,havaalanına doğru yol alıyordu.Üzerine beyaz V yaka kısa kollu bir tişört,siyah yanlardan yırtmaçlı etek görünümlü şalvar pantolon ve beyaz spor ayakkabılarını giymişti.Yüzünde makyaj yoktu,saçları ise tek örgüydü.Taksinin bagajındaki küçük valizde yaptığı araştırmadan edindiği bilgilere uygun olarak yanına aldığı bir kaç parça eşya,yüreğinde yeni bir yolculuğun heyecanı vardı.
Engin'le Ece'nin yarım saatlik neşeli bir yolculuk sonunda vardıkları otel,Nevşehir'in en eski otellerinden biriydi ve yalnızca 30 odaya sahipti.Bir kısmı bölgenin yerel sarıtaşından inşa edilirken,bir kısmı doğal halinde bırakılmıştı.Yani hâlâ bir mağara şeklindeydi.Bu sayede buraya gelen turistler isterlerse gerçek bir mağarada gecelemenin nasıl bir his olduğunu öğrenebiliyorlardı.
Genç adam,arabayı otelin önünde bulunan park yerinin kendisine ayrılan bölümünde durdurup indi.Birazdan yeğeni Ece ve hemen arkalarında eniştesinin arabasıyla onları takip eden Ilgaz ve Buğra da yanına gelmişti.
Dayı-yeğen karı-kocaya bir ağızdan
"Görüşürüz annecim,görüşürüz babacım!"
"Görüşürüz Ilgaz,kolay gelsin!Kendini çok yorma olur mu?Sana da kolay gelsin Buğra!"
![](https://img.wattpad.com/cover/351215237-288-k384409.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPADOKYA
FanficGenç,güzel bir yazarla yakışıklı maviş bir otel sahibinin küçük,siyah inci bir küpe sayesinde başlayan aşkları...Bu güzel kapak için @selinhantol arkadaşımıza çok teşekkür ederim ❤️❤️