15-20 dakikalık bir yolculuk sonrası,arabayı uygun bir yere park ederek indiler ve karşıdan görünen yerel sarıtaştan inşa edilmiş 2 katlı binaya doğru yan yana yürüdüler.Genç adam"Hadi gelll!"
diyerek onu mekânın büyük,koyu renk ahşap kapısından içeri ilerlettiğinde,Serin karşılaştığı manzaraya tek kelimeyle bayılmıştı.
Dış cephe gibi yerel sarıtaştan duvarları,duvarlara uyumlu olacak biçimde krem mermerle döşenmiş zemini,hasır kaplama siyah demir kirişli tavanı ve tavandan sarkan yine hasır görünümlü avizeleriyle çok hoş bir yerdi burası.
Açık kahverengi ahşaptan,siyah demir ayaklı dikdörtgen masaları,yine açık kahverengi ahşaptan arkalıklı ama kolçaksız sandalyeleri vardı.Ayrıca masalar 2 ilâ 6 kişilik olduklarına göre mekân,büyük aileler veya arkadaş grupları tarafından öğle ya da akşam yemekleri için sıklıkla tercih ediliyor olmalıydı.
Duvarların bazı bölümlerine yerleştirilen saksılardaki çiçekleri görünce,bitkileri seven biri olarak gülümsedi.Sonra düşünceleri ne olduğunu bile fark etmeden Engin'e kaydı.Çevre konusunda son derece bilgili,ince bir zevke sahip bu genç adam,tanıştıkları şu kısa sürede onu şaşırtmaya devam ediyordu.Zira zevkleri birbirine çok yakındı.Engin'in
"Mekânı beğendin sanırım?"
diyen sesiyle düşüncelerinden uzaklaştı,bir anlık şaşkınlıkla
"Evet,bayıldım hatta ve ne kadar benzer bir zevke sahip olduğumuzu düşünüyordum."
derken buldu kendini.
Duyduklarından çok memnun olan adam
"Öyleyse harika!"
diyerek hafifçe gülümsemiş,ardından eklemişti.
"Buraya mı oturalım istersin,yoksa daha içerideki doğal mağara halinde bırakılmış kısıma mı geçelim?"
Genç kadın biraz düşünüp mağara ortamında yemek yemenin ilginç olacağına karar verdi ve neşeyle konuştu.
"Açıkçası mağara ortamında yemek yemek nasıl olur,merak ediyorum."
"Tamam o zaman."
derken,bir yandan da içeriye doğru ilerlemeye başlamıştı genç adam.Serin sessizce onun peşine takıldı.
Çok kısa bir yürüyüş ardından geldikleri bölümde tavan ve duvarlar yerel sarıtaştan olsa da zemin,krem yer karolarıyla kaplanmıştı.Ortada krem-kahve desenli büyük bir halı seriliydi.Aydınlatma,tavana serpiştirilen az sayıda,basit lambayla sağlanıyor,ortamın ısıtılmasında duvarlara sabitlenen birkaç kalorifer peteğinden yararlanılıyordu.Sandalye ve masalar az önce gördükleriyle aynı,fakat genellikle 2 kişilikti.
"Ortam yine mükemmel !Sadece biraz loş ki bu bir mağarada olduğumuzu düşünürsek çok normal."
diye geçirdi içinden.Az sonra 2 kişilik ahşap masaya karşılıklı oturmuşlardı.Serin ilk konuşan oldu.
"Mekân seçimlerin gerçekten şahane.Eminim yemekleri de öyledir."
"Teşekkür ederim.Yemekler konusunda da haklısın.Özellikle testi kebabını tatmanı öneririm.Çok lezzetli olur."
"Merak ettim şimdi.Peki içinde neler var,dana etiyle yapmak mümkün mü?Ben kuzu eti yemiyorum da!"
Genç kadının son söyledikleri Engin'e Ece'yi hatırlatmıştı.Bu nedenle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPADOKYA
FanfictionGenç,güzel bir yazarla yakışıklı maviş bir otel sahibinin küçük,siyah inci bir küpe sayesinde başlayan aşkları...Bu güzel kapak için @selinhantol arkadaşımıza çok teşekkür ederim ❤️❤️