Engin'in aklından geçenlerden habersiz olan genç kadın,o sırada masalarına gelen genç garsona 2 sade kahve siparişi veren adama şöyle bir baktı.Kendi haline bıraktığı sarı saçları,masmavi gözleri ve düzgün fiziğiyle çok yakışıklı olduğu kesindi.Ancak onu Serin için ilginç hale getiren şey bu fiziksel özellikler değil,adamın o sizi hemen etkisi altına alan otoritesinin altında sıcacık,sevgi dolu bir yürek saklıyor oluşuydu.
"Ailesine,özellikle yeğenine fazlasıyla düşkün.Onun için yapamayacağı şey yok.Üstelik,yeni tanışmış da olsan,insana tuhaf bir şekilde güven veriyor."
diye geçirdi içinden.Aynı anda garsonun uzaklaştığını fark edince de bakışlarını masada duran kitaba çevirerek neşeyle konuştu.
"Benim ilk yazdığım kitaplardan biri bu.Bazen bu kadar sevilmesine şaşırıyorum.Ece mi gönderdi?"
"Evet,doğru tahmin ettin.Bugün resim kursu var da,sana imzalatıp akşam getirmemi söyledi."
derken gülümsüyordu genç adam.Birkaç saniye sonra devam etti.
"Peki,neden kitabının bu kadar sevilmesine şaşırdığını öğrenebilir miyim?"
"Resim kursu demek?Şahaneymiş.Soruna gelirsek,çok acemice yazıldığını düşünüyorum çünkü.Şimdi tekrar yazma fırsatım olsa,kesinlikle kurgu bambaşka bir hâl alırdı."
"Anladım.Yine de yazdıklarına karşı bu derece acımasız olursan,o dönemde düşündüklerini,hissettiklerini küçümsemiş olursun bence.Ve Ece resim kursu konusunda böyle düşündüğünü öğrendiğinde çok sevinecek."
Sözlerini bitirdiğinde kahveler gelmiş,Engin hemen yudumlamaya başlamıştı.Genç kadın da onun gibi kahvesinden bir yudum içip şöyle karşılık verdi.
"Belki de dediklerinde haklısındır.Ama hepimiz böyle değil miyiz aslında?Yani,zaman geçtikçe geçmişte yaptığımız çoğu şeyden pişman olmuyor muyuz?"
"Öyle maalesef.Fakat önemli olan,geçmişte yaptığımız hatalardan ders alıp onları tekrar etmemeye çalışmak ve yolumuza devam etmek değil mi?Ayrıca,insanın yazdığı ilk birkaç kitapta acemi olması bir hata sayılmaz.Aksine gayet normal diye düşünüyorum."
"Yine haklısın.Neyse,kahvelerimiz bittiğine göre artık kitabı imzalayayım.Ece,çok tatlı bir kız.Onu mutlu etmek,benim için büyük bir zevk olacak."
deyip masada duran kitaba uzanmış,kapağını açmıştı Serin.İlk sayfaya sırt çantasından aldığı siyah tükenmez kalemle
"Sevgili Ece!Başarılarla dolu,güzel bir hayatın olması en büyük dileğim.Sevgiler! Serin"
yazdı ve imzasını atarak kapağı kapattı.Engin,sessizce gülümseyerek onu izliyordu.Kadının işini bitirdiğini görür görmez saatine bakıp konuştu.
"Ece adına çok teşekkür ederim.Ama artık gitsek iyi olur.Seni bugün Göreme Açık Hava Müzesi'ne götüreceğim.Orada özellikle görmeni istediğim 3 mağara var.Daha sonra eğer vaktimiz kalırsa,sen de hâlâ yorulmamışsan başka bir yere de gidebiliriz."
Bu sözler üzerine genç kadın cep telefonundan saati kontrol etmişti.Engin haklıydı.Zaman yerinde durmuyordu.Bu nedenle hemen şöyle karşılık verdi.
"Tamam,çok iyi bir programa benziyor.Çıkalım o zaman."
Bir yandan da toparlanıyordu.Engin,çabucak garsonlardan birine işaret ederek kitabı ofisine bırakmasını istedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPADOKYA
FanfictionGenç,güzel bir yazarla yakışıklı maviş bir otel sahibinin küçük,siyah inci bir küpe sayesinde başlayan aşkları...Bu güzel kapak için @selinhantol arkadaşımıza çok teşekkür ederim ❤️❤️