Engin'in peşi sıra engebeli arazide sessizce yürümeye devam ederken,bir yandan da çevresini inceliyordu.genç kadın.Tam da Nevşehir'e gelmeden önce internetten araştırıp öğrendiği gibi,kaya bloklarının içinde birçok kilise,şapel,yemekhane ya da oturma mekânları barındıran,geniş bir vadiydi burası.Tarihi,MS.IV.yy.'dan başlayarak XIII.yy.'a kadar uzanıyordu.Kolundaki saate şöyle bir baktı,sırt çantasından suyunu çıkarıp bir yudum içti ve bu kadar sessizliğin yeterli olduğunu düşünerek sordu.
"Burada kaç kilise var?"
Genç adam hemen cevaplamıştı.
"17 şapel ve kilise var diye biliyorum Serin."
"Anladım,ya hepsini gezmek istesek,ne kadar zamanımızı alır?"
derken muzipçe gülümsedi Serin.
Genç adam sırtı ona dönük olsa da kadının sesindeki muzip tondan gülümsediğini tahmin etmişti.Bu nedenle en az onunkini kadar muzip bir tonda karşılık vermeden edemedi.
"Aslında,arazi kayalık ve engebeli olduğu için insan 2-3 kilise gezdiğinde yoruluyor.Bu nedenle ben,en fazla 3 kilise görüp dinlenmemizi öneririm.Yine de tamamını gezmek istesek en az 3 saatimizi alır herhalde."
Genç kadın
"Tamam o zaman.Rehber sensin,sen ne dersen o."
diyerek yürümeye devam ettikten 5-10 dakika sonra karşılarında kayaya oyulmuş bir kilise belirmişti.Engin kilisenin önünde durdu ve konuşmaya başladı.
"Burası Elmalı Kilise olarak bilinir.Asıl girişi vadi yönünde.Ama biz kuzeyden açılan bu tüneli kullanarak girmek zorundayız."
Serin,tünel sözünü duyar duymaz araya girmişti.
"Hımmm,tünel demek?Hem çok ilginç hem de biraz ürkütücü."
Genç adam
"Yalnız olsan ürkütücü olabilir,haklısın da ben buradayım ve sana bir şey olmasına izin vermem."
deyip tutması için ona elini uzattığında,amacı sadece Serin'i rahatlatmaktı.Genç kadın bir süre ne yapmasını gerektiğini düşündü.Sonunda merak duygusu üstün gelince de kendisine uzatılan eli tutmakta bir sakınca görmedi.
Az sonra ikili,el ele 3 apsisli,biri merkezi olmak üzere 9 kubbeli,4 sütunlu ve kapalı haç planlı kilisenin içinde ilerliyorlardı.İlk olarak doğrudan duvara kırmızı boya ile yapılan haç ve geometrik desenlerle karşılaştılar.Genç kadın bir süre hayranlıkla etrafı incelemiş,ardından heyecanla sormuştu.
"Bu kilise hangi yüzyıllarda inşa edilmiş?"
"XI.yy.ortasıyla XII.yy sonu olması gerekir."
Adamın hiçbir yere bakmadan sorusuna cevap verebiliyor olması enteresandı.Bunu söze dökmekten de çekinmedi.
"Gerçekten bir rehber olmadığın halde,en az bir rehber kadar çevre hakkında bilgi sahibi olman çok güzel."
"Teşekkürler ve rica ederim.Çocukluğum buralarda geçti ne de olsa.Ayrıca biraz tarihe meraklıyımdır,araştırmayı severim."
diyerek gülümsemiş,ardından Serin'i içerilere doğru ilerletmişti genç adam.Serin,elini bırakmayı bir an bile düşünmeden onu takip ederek etrafını incelemeyi sürdürdü.Merkezi kubbede yanılmıyorsa İsa Pantokrator,pandantiflerde 4 İncil,kubbeyi taşıyan kemerlerdeyse ellerinde dua yazılmış kâğıt taşıyan peygamberler resmedilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPADOKYA
FanfictionGenç,güzel bir yazarla yakışıklı maviş bir otel sahibinin küçük,siyah inci bir küpe sayesinde başlayan aşkları...Bu güzel kapak için @selinhantol arkadaşımıza çok teşekkür ederim ❤️❤️