28.BÖLÜM

108 34 212
                                    





Engin,genç kadının üzerine giydiği turuncu üst,yine turuncu krem mavi ağırlıklı şalvar görünümlü etek ve turuncu düz pabuçlarla ne kadar güzel göründüğünü düşünerek yola devam ediyordu.

Etekle tişörtün üzerinde ara ara fark edilen çamur lekeleri bile Serin'in güzelliğine gölge düşürememişti.

"Çocukluğumda,abimle birlikte babaannem ya da anneannemlerin evlerine tatile gider,sahilde kumdan kaleler yaparken çok eğlenirdik.Bu nedenle bugün çamurdan bir şey yapmak istediğimde,her şeyin kumdan kale yapmak kadar kolay olacağını sanıyordum.Ama orada da söylediğim gibi,tahmin ettiğimden çok daha fazla zorlandım."

diyen genç kadının neşeli sesiyle düşüncelerinden uzaklaşıp konuştu.

"Hımmmm,gözümün önüne şöyle bir getirdim de çok eğlenceli bir çocukluğa benziyor."

"Gerçekten öyleydi.Annemle babam,babamın işlerinin yoğunluğu yüzünden neredeyse hiç tatil yapamaz,abimle beni yazları ya anneannemlere ya da babaannemlere gönderirlerdi."

"Sen o zamanlar kaç yaşlarındaydın peki?"

"Hatırlamıyorum.Ama bir keresinde annem,abimle ilk kez yalnız Türkiye'ye geldiğimizde 3 yaşında olduğumu söylemişti.Abim de 10 yaşındaymış."

İki kardeşin bu kadar küçük yaşlarda yalnız seyahat etmeleri ilginç gelmişti Engin'e.Hemen aklından geçeni söze döktü.

"Yanınızda bir büyük olmadan ülkeler arası yolculuk etmeniz çok enteresan.Yol boyunca sizinle kimin ilgilendiğini merak ettim."

"Evet,böyle deyince kulağa ilginç geliyor haklısın.Annem,biz yola çıkmadan birkaç gün önce havayolu şirketinde çalışan bir hostes ablayla konuşurdu.Sonra o abla uçakta bize yol arkadaşlığı yapar,uçak Türkiye'ye iner inmez de bizi dedemler karşılardı."

Serin konuşmasını bitirdiği anda genç adam

"Büyükannenlerin size evde hiç karışmadığını,dilediğiniz gibi yaramazlık yapmanıza izin verdiğini tahmin edebiliyorum."

diyerek kıkırdamıştı.Zira kendi büyükanne ve dedeleriyle ne kadar eğlenceli zamanlar geçirdiğini çok net hatırlıyordu.Genç kadın önce

"Doğru tahmin,sanırım Ilgaz hanımla senin de böyle anılarınız var."

deyip tıpkı Engin gibi kıkırdadı,ardından ekledi.

"Benzer çocukluklar geçirmemiz harika.Fakat o zamanlar ikimiz için de çok geride kaldı maalesef.Büyüdük çünkü.Ve şimdi,ilk iş odama gidip üzerimdeki şu çamurlu kıyafetlerden kurtulmam gerek.Acaba otele gider gitmez,kirlilerimi birinin alıp yıkatması mümkün mü?Sonra belki Ece'yle birlikte birer dondurma yeriz.Tabii,senin yapılacak işlerin varsa bilemem."

Böylece sohbet,geçmişten günümüze evrilmişti.Engin biraz düşündü,programını şöyle bir aklından geçirdi,uygun olduğunu fark edince de şöyle dedi.

"Tamam,hiç sorun değil.Sen hazır olduğunda resepsiyonu ara yeter.Birini eşyalarını alması için gönderirler hemen.Ayrıca diğer teklifin de eğer oteldeyse kesin Ece'nin çok hoşuna gidecek."

Bu sırada otelin park yeri görünmüştü.Genç adam arabayı her zamanki yerinde durdurdu ve inmeden bir kez daha söz aldı.

"O zaman,ben şimdi Ilgaz'ın odasına gidip Ece'ye bakayım.Sen de o arada işlerini halledersin.Sonra yemek salonunda buluşuruz."

"Çok iyi olur.Ama Ece otelde değilse nasıl haberleşeceğiz?"

derken gülümsüyordu Serin.Genç adam onu duyunca biraz daha düşündü,ardından şöyle karşılık verdi.

KAPADOKYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin