38.Bölüm EZİYET

2.3K 58 10
                                    

+18 Uyarı! Baştan sona kadar ağır şiddet ve işkence bölümüdür. Reşit olmayanlar ve etkilenecek olanlar okumadan bu bölümü geçsin!

~

Gözümü açtığımda bacaklarımı havada tutan bir sedyedeydim. Üstüme örtülmüş bir hastane önlüğü vardı.

Ayağa kalkmaya çalıştığımda kasıklarıma acı bir sızı girdi.

"Sonunda uyandın papatyam"

Sesin geldiği yöne doğru yavaşça kafamı çevirdim. Bu beni kaçıran adamdı.

"Ne yaptınız bana?"

Sesim, canımın acısından zar zor çıkıyordu. Bana verdikleri ilaçtan dolayı neler olduğunu idrak edemiyordum.

"Bebeğini senden aldık. Demiştim sana son kez vedalaş diye ama sen çeneni tutmadığın için vedalaşmadan uçtu gitti"

Dudağını büzüp üzgün numarası yapıyordu. Donmuştum. Ne hareket edebiliyor, ne de nefes alabiliyordum. Benim...benim bebeğimi almışlardı, canımı almışlardı. Hayır, hayır bu bir kabus. Uyanmam gerekiyor, hemde hemen!

"Haa bu arada bebeğini videoya da çektik. Sana birazdan yapacağımız şeyleri de videoya çekip Ateş'e atacağız. Ahh ahh keşke videoları izlerken onun yüz ifadesini görebilseydim. Sen burada işkenceyle ölürken, o da kahrından ölecek."

Tepki veremiyordum. Hâlâ inanamıyordum. Onun ne günahı vardı? Daha minicicikti..

"H-hayır, hayır hayır hayır! B-bunu yapmış olamazsın. Ahaha güzel şaka, kamera nerede?!"

"Şaka olduğunu mu düşünüyorsun? Al ozaman bebeğine bak."

Elime minik bir cam kavanoz verdi. İçinde küçük kırmızı et parçası bir şey vardı. Bu..bu benim bebeğim miydi? Elimi boğazıma götürüp nefes almaya çalıştım. Kesik kesik alıyordum. Sanki bulunduğumuz odada oksijen yokmuş gibiydi.

"Hayır..hayır. Bukadar ileri gitmiş olamazsın."

"Gittim bile papatyam"

Elimde ki kavanozu göğsüme koyup ağladım. Bağırarak deliler gibi ağladım. Kavanozu elimden zorla çekip aldı. Gözlerimin içine baka baka çöp kutusuna attı.

Ellerimi saçlarıma geçirdim. Saçlarımı yolarak hüngür hüngür ağlıyordum. Ben bunu hakedecek ne yapmıştım.

"Al canımı...YALVARIRIM BENİM DE CANIMI AL! BU ACIYLA YAŞAYAMAM BEN"

Gözlerinin içine bakarak ölmek için yalvardım. Benim haykırışlarım onu mutlu ediyordu. Gözleri parıldıyordu, bana daha fazla nasıl acı çektireceğini düşünüyordu.

Nasıl bukadar cani olabilirdi? Kolumu tutup beni bir yere götürmeye başladı. Bir elimi karnıma koyup bebeğimden özür diliyordum. 'Özür dilerim bebeğim, annen seni koruyamadı..'

"Bukadar ağlamak yeter. Kulaklarımı sağır ettin. Niye diğer kızlar gibi sessizce ağlamıyorsun ki?"

Kolumu elinden kurtarıp yüzüne sert bir tokat attım. Tokatın sertliğiyle yüzü sağa doğru düştü.

"Ben..ben senin gibi adi, orosbu çocuğu birini görmedim. O daha küçücüktü, günahsızdı. Şeref yoksunusun sen. Ortalıkta adamım diye geziniyorsun ama adam değilsin sen! Annen senin gibi bir çocuğu olduğu için utanıyordur!"

Sağa düşmüş başını yavaşça bana doğru çevirdi. Göz göze geliğimizde, gözlerinin içinden alev fışkırıyordu. Bu bakış normal bir bakış değildi. Ateş bile kriz geçirdiğinde gözleri böyle olmuyordu. Bu adam normal değildi...

 İSMİ LAZIM DEĞİL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin