32.Bölüm SÜRPRİZ

3.2K 77 19
                                    

Toplantıda 'sözde' mafya babalarına racon kesme olayımın üzerinden 2 hafta geçmişti. Bu 2 hafta içerisinde şaşırtıcı derecede Zeynep ile başımızı belaya sokmamıştık. Her şey çok güzel gidiyordu. Ateş bana evlenme teklifi etmişti. Ahmet şimdiden ne zaman amca olacağım diyip duruyordu. Zeynep ise teyze olmak için fazla gencim diyerek sitem ediyordu. Bu süre zarfı içerisinde canımı sıkan tek şey Zeynep'in beni her fırsatta utandırmasıydı..

Bu 2 hafta boyunca sürekli 'bu gecede uyuyamadık anasını satayım. Odanıza ses yalıtım döşetin bari bu nedir arkadaşım!' Diyip duruyordu. Haksız da sayılmazdı aslında. Ateş ile durmadan saatlerce sevişiyorduk. Bitmek bilmez libidomuzdan tek şikayetçi olan evde ki Ahmet ve Zeynep'di.

Bugün Ateş ve Ahmet erken çıkmıştı. Son zamanlarda Ateş ile yataktan pek çıkmadığımız için işleri bir hayli artmıştı. Zeynep ile kahvaltı masasında sohbet ediyorduk.

"Ay Ada o şırfıntıyı gördün mü bu ne zevksizliktir arkadaşım gözüm kanadı!"

Öyle bir yüz ifadesiyle söyledi ki gülmeden duramadım. Dün Zeynep ile alışveriş merkezine gitmiştik. Bir kadın dikkatimizi çekmişti. Sapsarı saçları, gece mavisi mini eteği, üstünde de yırtık model sarı bir bluzu vardı. Çantasıda açık yeşildi. Gerçektende aklımdan çıkamayacak kadar kötü giyinmişti.

"Kadına diyorsun ama sende zevksinsin."

Diyip güldüm. Zeynep'i sinir etmek çok hoşuma gidiyordu. Ama bu cümleyi gerçektende sinir etmek için dememiştim. Geçen hafta dışarı çıktığımızda öyle bir kombin yapmıştı ki şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemedim. Cırtlak pembe önü açık dolgulu topuklu ayakkabı, mavi kot ve mor bluz giyinmişti. Aklıma geldikçe sinirlerim bozuluyordu.

"Adaa! Ben tarzımı seviyorum bir kere. Sırf dilinden düşmek için kombinlerimi senin hazırlamana izin verdim. Bir kere daha dalga geçersen kombinlerimi tekrar kendim yapmaya başlarım."

"Tamam, tamam bir şey demedim"

Ağzıma fermuar çekiyormuş gibi yapıp kıkırdadım. Kahvaltımı yapmaya devam ettim. Çatalıma bir parça peynir batırıp ağzıma attım. Midem bir anda bulanmaya başladı. Ağzıma attığım peynirin tadı aynı Ahmet'in kokmuş çorapları gibiydi!

Masadan hızla kalkıp öğürerek banyoya koştum. Klozetin kapağını açtığım gibi kahvaltıda ne yediysem hepsini çıkarttım. Yavaşça ayağa kalkıp sifona bastım. Musluğu açıp ağzıma su aldım ve tükürdüm. Kapıya baktığımda Zeynep endişeli gözlerle beni inceliyordu. Daha fazla susmaya dayanamayıp konuşmaya başladı.

"Ada...bence hamilelik testi yap. Bir süredir böylesin. Hamile değilsen bile en azından hastaneye gidelim. Endişelenmeye başlıyorum."

Biraz düşündüm. Doğru söylüyordu aslında. Ama hamile olup olmayacağımı öğrenmek için hazır mıyım emin değildim. Aslında nereye kadar kaçacaktım ki? Eğer hamileysem eninde sonunda belli olacaktı. Bu durumdan daha fazla kaçmak istemiyordum.

"Aslında doğruyu söylüyorsun Zeynep. Korumalardan birine hamilelik testi almalarını sen söyler misin? Ama tembih et asla Ateş'e demesinler. Eğer Ateş'e diyecek olurlarsa benim ona işkence edeceğimi söyle"

Başıyla onaylayıp hızlıca korumaların yanına gitti. Yatağa oturup düşünmeye başladım. Ya gerçekten de hamileysem? Ozaman ne yapacaktım? Aldıracak mıydım bu çocuğu? Daha anne olmaya hazır bile değildim ki.

Başımı olumsuz anlamda salladım. Hayır Ada, aldırmayacaksın çocuğunu! Ne olursa olsun, o çocuğu doğuracaksın! Peki ya Ateş çocuk istemiyorsa, ozaman ne yapacağım?
Aslında bu ikimizinde hatasıydı çünkü korunmuyorduk. O belki de benim hap aldığımı düşünüyordu bilmiyorum ama hap içmeyi sevmediğimi az çok biliyordu. Bir tek kendimi suçlamam çok saçma, sonuçta hamile kalmamı sağlayan Ateş'di. Off aklını başına topla ve sakin ol Ada!

 İSMİ LAZIM DEĞİL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin